naalakası var

Beklentiyi ne kadar yüksek tutarsan eline gelen nimetin kıymetini anlamaz bir de üstüne uuyyy bu muydu dersin.Bende bu bir haftadır 22.bölümü çok büyük ümitle bekledim,ama korktuğum başıma gelmedi,beklentilerimin kat kat üstündeydi.Söze kimden başlayım bilemedim.Hepsi ayrı ayrı döktürdü desem yeridir. Gecenin kahramanı Can Yaman,Yalın'a öyle bir can verdi ki ona can verirken benim canımı aldı sanki.Anne özlemi çeken ama bir o kadar da annesinin onu terk etmesini halâ kabullenememiş o dev gibi adam,bir an da annesini karşısında görünce tabiri caizse devriliverdi.Annesini gördükten sonra bu durumu kabullenmesi o kadar da kolay değildi.Yılların birikimini,dağılmış taşlarını bir günde toparlayamazdı.Zaten tek başına bu toplama işinin altından kalkamazdı,bunu başaracak kişi annesiydi ama o da Yalın'ın izin verdiği kadar bunu yapabilirdi.Yalın'ın annesini affetmesi elbette kolay olmayacak ama peki ya Defne'yi nasıl affedecek. Defne,Yalın'ın annesi Sedef'in...

Meşhur bir videoda orta yaşlarda abla diyo ki ''nerde öyle erkek ben göremedim'' hah işte o nerde öyle erkek dediğimiz tüm erkek çeşitlerini İnadına Aşk'a sığdırmışlar.Yalın'ı ve Deniz'i görünce diyosunuz ki ''cidden böyle erkek yok'' ama sonra Çınar'ı görüyoruz ve işte tipik öküz erkek tipi diyoruz.Malum bu öküz erkek tipi etrafta çok,adam tutturdu straplez de straplez.Nedir bu straplez deyip duruyor,straplez'in adının Çınar yüzünden strapLAZ olması için öneri sunmak istiyorum.Be adam bu kadını sanki evinde otururken gördün,tanıdın,sevdin.Yeşim'in yanında göbeği açık kıyafet giymesine alıştın,e kadının en özel ve mutlu gününde alt tarafı ay pardon üst tarafı dekolteli gelinlik giymesine ne diye engel olmaya çalışıyosun.Adı ile müsemma inat aşıklarımız birbirlerini oldukları gibi kabul edemedikleri sürece bu çatışmalar daha çok su götürür.Daha düğün hazırlıklarının en başında,straplez konusunda olaylar yaratan Yeşim ve Çınar,s...

Yaşadıklarımız ya da yaşayamadıklarımız bizi olgunlaştırır,hangisinden ne çıkartacağımızda bizim kişiliğimizi oluşturur.Bu görüşe bağlı olarak biraz Yalın'dan bahsetmek istiyorum. Yalın, çoğu gencin hayalindeki hayatı yaşayan bir genç adam,yakışıklı,zengin,akıllı,e daha ne olsun..Ama tek bir eksiği var anne sevgisi.Daha küçük yaştayken kendisini ve kardeşini bırakıp giden annesine olan hem sevgisi hem de büyük bir kızgınlığı var.Hiçbir sebep bir annenin çocuklarını bırakıp gitmesine sebep değildir ve Yalın da bunu düşünerek annesine olan kızgınlığını dizginleyemiyor.Küçük bir çocuğun anneye en ihtiyaç duyduğu yaşlarda (yaş ne olursa olsun annesizlik her yaş için zordur) yanında olmaması hali ile ilerleyen zamanlarında da onun defosu haline dönüşmüş.Özellikle Defne ile olan ilişkisinde,aşka bakışını hepimiz hatırlarız.Defne'nin onu birgün terkedeceği düşüncesi ve içinde bu korkunun varolduğu,kendisinin de dahil aşkın bitebileceği,bütün bunlar annesizliğin getirmiş olduğu...

Yine şahane bir bölüm ve heyecanlı bir bölüm sonu ile akşamı noktaladık.1 Hafta boyunca acaba Defne İblis'in elinden nasıl kurtulacak derken,bu sefer Defne balı değil Defne'nin üstün zekası devreye girdi.Defne kaçırılır da bu durum tam laz kızına yakışır şekilde yaşanmaz mı?Tabi ki en komik hali ile yaşanır.Yalın ve Çınar gelmeseler Defne ve Yeşim İblis'le gayet mutluydular,İblis'le gayette güzel vakit geçiriyorlardı.Ama neyse ki büyük bir aksilik olmadan kurtuldular,kurtuldular ama İblis'ten kurtulduk derken Yalın ve Çınar ikilisi hesap sormak için onları bekliyordu.Bu durum İblis'ten bile beterdi aslında :) Ama yine çakallıklarını kullanıp olaydan yırttılar.Yırttılar yırtmasına ama erkeklere yaşattıkları öyle kolay da değildi.Koskoca dağ gibi adamlar iki gözü iki çeşme ağladı.Hem kim demiş erkekler ağlamaz diye,valla adam olan çok da güzel ağlar. Hani derler ya ''adam gibi sevmek'' diye birşey var,gerçekte pek göremesekte İnadına Aşk...