AŞK LAFTAN ANLAMAZ (16.Bölüm Yorumu)
Soluksuz izlediğim bölümden sonra beynime çok fazla oksijen gitmemesi sebebi ile buraya bişeyler yazmak benim için çok zor olacak ama şu içimdekileri döküp rahatlayasım da var.
Senarist değişikliği ile hikayeye taptaze bir can geleceğini zaten hepimiz tahmin ediyoduk ama bu kadar da damardan içimize işleyeceğini tahmin edemedim/edemedik.
Hikayenin ana teması yalan üzerine kurulu bir aşk...Ve bu yalan olayına senaristlerimiz ilginç de bir bilimsel açıklama getirmişler.Insan günde kaç yalan söyler bilemem ama yalanı neden söylediği değil ne için söylediği şahsen daha önemlidir.
Hayat'ın durduk yere yalan söylemediğini çaresizlikten bu işe kalkıştığına baştan hepimiz şahidiz.Üstüne plansızda bir aşk gelince işler iyice sarpa sarmaya başlamıştı.Bu dananın kuyruğu elbet biryerlerde kopacaktı.Kuyruğu koparmaya ilk niyetlenen Kerem başta sinirlerimi zıplattı,hoş hala sinirliyim ona da asıl mevzu babaannenin yalanı neden sürdürmek istediğiydim.Hemde yangından mal kaçırırcasına.Tabi işin ucunun Murat'ın annesine dayanması hepimiz için şok üstüne şok oldu.Torununun mutluluğunu düşünen babaanne bir yanda dursun bir yanda da Murat'ın mutsuzluğuna neredeyse ömrünü adayacak Derya olayı hemen fırsata çevirip bombayı Murat'ın kucağına bırakıverdi.
Ve benim için gecenin olay sahneleri başladı.Evet ortada aşk acısı,yalan,entrika kol geziyodu.Ama bunu her hücren ile belli etmen gerekirdi ve o anlarda da sahneye Burak Deniz çıktı.Hande Erçel'in de hakkını yemeyeyim ama kandırıldığını düşünen ve bunun üzüntüsünü yaşayan adamın dramı daha hüzünlüydü.Tek bir söz etmeden bile her hücresi, her duruşu, her bakışı ile o acıyı ekrandan hissettirmek cidden her babayiğitin harcı değil.
Hangi sahneyi yazsam hangi ifadeyi söylesem bilemedim.Ama olayın vehametinin en derinden hissettirildiği Murat'ın yemek masasında icindekileri dökmesi ve o sinir ile kalkıp giderken geride bıraktıklarının Murat'ın hiddeti ile irkilmeleriydi.Gözden kaçtımı bilemem ama bu gece beni etkileyen sahnelerden biriydi.
Etkileyen sahnelerden konuya girmişken Hayat'ın annesinin o son sahnede Murat'ın geldiğini görmesi ile gözünden süzülen bir damla yaş.Ne kadarı planlı ne kadarı kendiliğınden oldu bilemem ama benim gözümde zamanlaması harika sahneydi.İlk geldiği zamanlar kızını düşünmeden hareket eden annenin zamanla kızının aşkına olan inancı ve o aşka yeniden kavuşmasının verdiği mutlulukla o bir damla yaşın aktığını düşünüyorum.
Bu kadar hengamenin arasında bir de nur topu gibi tontik Haşmet dedemiz oldu.Bundan sonra Hayat ve Murat aşkında onun nasıl rolü olacak çok merak ediyorum.Tabiki Metin Akpınar'ı uzun zaman sonra izlemenin verdiği keyifin tarifi imkansız.Yeni nesil belki bu duyguyu bilemez ama benim gibi Zeki ve Metin ekolü ile büyümüş biri için çok önemli bir olay.
Aşk aşk aşk..Ah minel aşk diye boşa dememişler.Son sahneye kadar zaten hepimiz her an Murat'tan aksiyon yapmasını beklemiştik ama aksiyona sebep Murat'ın sözünde durmasını beklemiyodum.Bu tabi "senin için ölüp bitiyorum", "senin yapamam"dan daha söylenebilitesi kolay bir açıklamaydi.Ne yani büyük yalana maruz kalan adam bi de gelip aşkımdan öldümde mi geldim diyecekti.Tabiki sözümde duruyorumda bak burdayım ama dur daha sana neler çektirecem bakışını sezmiş gibiyim.
Baştan sona aksiyonu bol enfes bir bölüm izledik.Bir sonraki bölüm için kafamda en ufak bir ihtimal yok.Çünkü beynim bu bölum sonrası iflas etti.Kim bilir kafamdakilerin ne kadarını yazdım buraya bende bilmiyorum.Gözümın önünde dolanan Murat'ın Hayat'ı öpmesi,ama bu oyle böyle öpme değilki.Adam naif naif,sanki yeni doğmuş bebeğe zarar vermek istemeden öpen gibi,ruhuyla öpüyor gibiydi.Böyle naif sevenleri de koruma altına almak lazım.
Kısa kesecek olursam son söz olarak şunu diyebilirim ki;BİR BURAK DENİZ KOLAY YETİŞMİYOR.
Yazan,çeken ve hissettiren yürekleriniz dert görmesin.
Sevgiler....
Yorumlar
Yorum Gönder