HANGİMİZ SEVMEDİK (8.BÖLÜM)



Bu yazıyı yazmak için 8 bölüm bekledim, olayları ve karakterleri sindirmem açısından bunun geçmesi gerektiğini düşündüm.

Bu kadar bölümdür izlediğinden ne çıkardın diye soracak olursanız;eski ama eskimeyen aşklar, yarım kalmış sevdalar, belkide hiç yaşanamayacak aşklar ve birde Şener.Şener'i başlı başına bir olay bir konu olarak görmek mümkün tabi, bir mahalleye bedel hatta eline imkân verilse ülkeye bedel bir adam.Evet Şener sahtekâr, dolandırıcı, üçkâğıtçı ve benzeri cümlelerle sonsuza kadar devam ettirebiliriz ama işin içine aşk girince değişmesi gerektiğini düşünenlerdenim.Ayşen'in onu saflık hatta salaklık derecesinde sevmesi iyi hoş da Şener'in bu sahtekarlıklarının arasına Ayşen'i de sıkıştırması bir hayli can sıkıcı.3 sene 5 sene beklersin 20 küsür senede bekleyip halâ akıllanmamakta ayrı bir olay, bunun artık sevgiden, aşktan çıktığını düşünüyorum.

''Sevecekse insan candan sevmeli'' demişler ve sanki bu sözü söylerken İlyas'ı ve Emel'i düşünerek söylemişler.Ne yalan söyleyim o kadar çift o kadar aşk arasında en güzel seven onlar olduğu için ikisini de izlemeyi pek bi seviyorum.Bu iki yaralı aşığın yanlış yola sapmış, yanlış yine atan kalplerinin doğru yöne dönmesini ve yaşayacakları güzel aşkı izlemeyi sabırsızlıkla bekliyorum.Emel'in bir bakışı ile gözlerinden çıkan aşkı, İlyas'ın her hali her tavrı her bakışı ile insanın iliklerine kadar hissettirdiği aşkı hissedip duygulanmamak elde değil.İşte burada diyorum ki; sevecekse insan İlyas ve Emel gibi sevmeli.''

Esas oğlumuz Tarık ve esas kızımız Itır arasındaki aşkı nedense halâ göremedim.Düşündüm düşündüm ve buna iki sebep buldum.Birincisi bizler yani izleyiciler olarak bu güya büyük aşkın başlangıcını, bu aşka nasıl adım attıklarını, nasıl emek verdiklerini, yaşadıkları kavgaları, kıskançlıkları kısaca aşka dair hiçbir yaşanmışlığı göremedik.Bir an da pat diye birbirini seveip gizlice evlenen iki kişi gördük.İkincisi ise Itır karakterinde olan sorun, Selen Soyder ismi ilk duyduğum an verdiğim tepki aylar geçti hiç değişmedi.Her zaman soğuk ve donuk bulduğum Selen Soyder'i ne yazık ki burada da yeterli bulmuyorum.Evet bir bilen değilim ama eğer bir aşk yaşatılıyorsa bunu yukarıda örnek verdiğim Emel gibi yaşatacaksın, hissettireceksin.Sözde seviyorum, kıskanıyorum demekle bunu gözlerle desteklemek ayrı bir meziyet ama Itır karakterinde bunu göremiyorum.Ağzından sevgi sözcüğü çıktığında bile gözleri hiç de o hissi bana aktaramıyor.Itır'a bu kadar yüklenmişken Tarık'a övgüler dizmek ne kadar doğru bilmiyorum ama tarafsızlığı bir yana bırakıp Tarık'ın vefalı aşık halinden konuya girmek istiyorum.Eğer Tarık ve Itır arasında bir aşk varsa ki var olduğu söyleniyor, bu kesinlikle Tarık'ın çabaları sayesindedir.Evlenmeden önceki hallerini, üniversitede yaşadıkları sevgililik hallerini bilmiyoruz ama az çok şuan ki durumdan gözümün önüne o halleri gelebiliyor.Sürekli Tarık'ın emekleri ile yürütülmüş bu günlere getirilmiş bir aşk gibi görünüyor.İlk bölümlerdeki Can Yaman ile şuandakinin arasındaki farkı farketmemek için kör olmak gerek.Önceki karakteri üstüne cuk diye oturan Can'ın bir an da Tarık karakterine girmesi elbette kolay olmayacaktı ama bu durumun üstesinden geldiğini düşünüyorum.Karşısındaki partnerinin biraz daha aşk duygusunu yansıtması halinde çok daha güzel izlemelik sahnelerin çıkacağını düşünüyorum.

Bir süredir dizide devam sorun şu ki;Şener. Evet tüm mahalleyi illallah ettirmiş Şener izleyici olarak artık bizi de çok yordu.Her daim Cengiz Bozkurt izlemeyi seven ben, Şener karakteri ile de izlemekten büyük keyif duyarken artık izlerken sıkar hale geldi.Birçok genç hikayeninde olduğu dizide neden sadece mahalleliye, ailesine ve en önemlisi aşkına bile sahtekârlık yapan adam profilini sürekli izlemek zorunda bırakılıyoruz ki.Başroller olarak bildiğimiz Itır Tarık aşkının üzerinde durulsa, diğer gençlerin aşklarını görsek fena mı olur? Eğer bir kan kaybı varsa bunun en büyük sebebi uzunca bir bölümün Şener karakteri üzerinden yürümesidir.Tüm aşkları anlatırken hikayenin Şener ayağı ile desteklenmesi daha mantıklı gibi geliyor bana ama işlerine de karışmak gibi olsun istemiyorum. 

Her ne kadar günümüzdeki Emel ve İlyas dışında henüz gerçek bir aşk göremesekte, geçmişte Adile ve Münir'in yaşadığı aşk ile de bir nebze olsun aşk izleme ihtiyacımızı gideriyoruz. Geçmişte yarım kalmış o aşkı izlemek, hemde en güzel sahne ışığı ile izlemek adeta bizi o günlere götürüyor.Bir önceki bölüm izlediğim genç Adile ve Tarık'ın yanyana banklarda farkı zamanda aynı duyguları yaşamış olduklarının anlatıldığı o sahne hem yazan hem çeken açısından olağanüstü güzeldi.Sadece genç Adile ve genç Münir değil, yaşlılıklarında hissettikleri aşk bile güzel.Halâ kaçamak bakışları, hissettikleri ile dışa vurumlarının bakışlarla desteklenmesi bunlar görünmeyecek güzellikler değil.

Umarım sadece Şener'in sahtekârlıklarını değilde gerçekten aşkı izleyebileğimiz çok çok daha güzel bölümler görmek dileğiyle, sevgiler...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KALP ATIŞI'NA DAİR

İNADINA AŞK'A VEDA

DOLUNAY 1.BÖLÜM YORUMU