'DUY BENİ - ''Kötüsünüz ve sizin için üzülüyorum. En çok da seyirci kalanlarınıza''

 ''Duy Beni..Duyun beni.. Avazım çıktığı kadar bağırıyorum duyun sesimi.. Kötüsünüz ve sizin için üzülüyorum. En çok da seyirci kalanlarınıza''  

 


Gençliğinin baharında cıvıl cıvılsındır, arkadaşların, hayallerin, aşkların herşey yanında ve geleceğindedir. Ama o hayallerinin tepetaklak olması bir başkasının hatasına bakar. Bir anlık bir hata seni de yanındakileri de bambaşka hayatlara sürükler. 

Ekim ve Leyla'nın ilişkisini de böyle başlarken gördük. Belki hayal ettikleri hayatı yaşamıyorlardı ama beraber mutluydular. Ta ki ipin ucunun henüz kime ya da kimlere dayandığını bilmediğimiz maske oyunu kahramanlarından biri olan hocamızın Leyla'ya çarpmasına kadar. Leyla'nın ölümden dönmesi ama sıtmaya razı olurcasına ''şimdilik'' sakat kalması onun tüm hayallerini alt üst etti. Leyla Ekim'e göre hayalleri daha havalarda, sanki daha imkansız gibi, bu sebeptendir ki aslında uçmak isteyen Leyla'nın bir tekerlekli sandalyeye mahkum olması ona en büyük acı gibi geliyor. Leyla'nın durumuna burada kısa bir es verip esas pelerinsiz kahramanımız Ekim'e geçiyorum. Hani insan adı ile yaşar derler ya o da bahar bahçe olan içinde Leyla'nın geçirdiği kazadan sonra bir anda sonbahara dönüp yaprakları sararıyor sanki. Işıl ışıl olan gençliği Gerçek Kolejine giderek solmaya başlıyor. 

 


Buna Ekim'in intikam hikayesi mi desek, dedektifçilik oyunu mu desek siz karar verin.. Gerçek Koleji ise sanki hayatın acı gerçeklerini insanın suratına baya Osmanlı tokadı gibi çarpan bir okul. Aslında okul mu desek cehennem mi yoksa tımarhane mi işin bu kısmında pek de karar veremiyorum. Ekim, Bekir ve Ayşe bu kurtlar sofrasına yatay geçişle hızlı bir giriş yapıyorlar. Bekir ve Ayşe özellike Bekir arkadaşları Leyla'nın başına gelenler için ''kader işte napalım ama önümüze de bu sayede bir şans çıktı değerlendirmeyelim mi?'' modunda, Ekim ise daha çok savaşa gelmiş Amazon gibi oku ve yayı eksik ama fazlası ile cesareti ile Gerçek Kolejine geliyorlar. Mevzuya fazlası ile odaklanmış durumda Ekim gözü de Leyla'ya çarpan maskeliden başkasını görmüyor. Okulda her yerde onu arıyor, ufacık da olsa bir ipucu için çırpınıyor. Ama elbette ki maskenin ardındakini/ardındakileri bulmak hiç de o kadar kolay değil. Hepsi birbirinden sorunlu ama en sorunlu olan Melisa ve Ozan bu işin baş şüphelileri, tabi daha bizim gözümüzde. Ekim ise hiç olmadık yerlerde maskeli ararken olmaktan korktuğu çıkmazların içine düşüyor. Gerçek Kolejinde yani herşeyin ve herkesin üstünün örtüldüğü bu cenderede yolunu kaybediyor. Bu okulda ayakta kalmak çok zor ama Ekim bu zorluğun üstesinden elbette ki gelecek. 

Hadi Ekim bir arayıştayken yolunu kaybediyor peki ya diğerleri.. Melisa, Ozan ve diğerleri yolunu nerede ve nasıl kaybettiler. Onları gençliklerinin baharında bu kadar kötü olmaya ne itti. Daha o yaşta ne yaşamış ve ne görmüş olabilirler ki bu kadar kötü olmayı seçmişler. Hayatta kalma içgüdüsü ile mi bu haldeler kim bilebilir ki. Yavaş yavaş bölümler geçtikçe onların bu çıkmazlarına ortak olmaya başladık zaten. Hikayelerini az da olsa duymaya başladık. Kanat, Aziz ve Melisa'nın hayatlarına dair ipuçları elimizde var. Bu isimlerin hepsi Ozan da dahil yaşadıkları her ne ise onların ruhlarına nasıl bir etkisi olduysa elbette ki her birinde ayrı ayrı etki bırakmış. Kanat'ın o güçlü ve dimdik duruşunun altında aslında bastırdığı öfkesi, Aziz'in gördüğü şiddetten doğan hem öfke hem de o şiddeti aslında içine işletmesi, Melisa'nın hayatında anne figürü olmadan babası ile ''babasının şımarık biricik kızı'' gibi büyütülmesi ve en doğal olarak okulun da sahibinin kızı olduğu için kendisini tabiri caizse oraların ağası sanması bu yüzdendir. Hepsi ayrı ayrı öfkelerinde, acılarında, karanlıklarında kaybolmuş gençler. Ve daha kendilerini bulmaları o kadar da kolay olmayacak gibi. Derler ya ''yanmadan arınma olmaz'', yanacaklar, kimi aşk ile, kimi umutsuzluk ile, kimi çaresizlik ile... Aşk ile yanmak mı dedi biri? Aşksız olur mu hiç? Aşkın olmadığı bir savaş yok ve her savaş kendi aşkını doğurur. Ekim ve Kanat da savaşıp aşık olacaklardan. İkisi de önce birbileri ile sonra da kendi içlerinde savaşacaklar bu aşk uğruna. Elbette henüz erken ama daha aşka var diye de adını anmayacak değiliz. Hepimiz biliyoruz ki Ekim ve Kanat kendileri yanarken o aşka bizi de inandıracak ve bizi de yakacaklar. 

 


Sizi bilmem de ben yanmaya hazırım ama yanmaya hazır olmam demek Ekim'in başına gelenlerin intikamını almayacağını istemediğim anlamına gelmez. Ekim ya kendi bildiği yoldan ya da onların anladığı dilden cezalarını kesmeden öyle aşkmış aman efendim yanmakmış filan olmaaaaz. Ben beklerim, önce bi intikamımızı alalım da.. Tabi aşktan yanacak olan bir tek Ekim ve Kanat mı? Çoktan yanan biri var elimizde, Ozan. Yakan da görüyor aslında bu çocuğu nasıl aşkından yaktığını ama işte sanki çaren ben değilim gibi davranıyor. Ama her aşık olunan gibi bu aşka kayıtsız kalacağını sanmam. 

Haleti ruhiyemizden bahsettiysek birazda, neydik ne olduğa gelelim.. Esas derdimiz neydi bizim? Tabiki maske, bu maske ki bir kişinin sakat kalmasına bir kişinin de ölümüne sebeb oldu. Hadi şimdi beraber dedektifçilik oynayalım. Maskeyi takan kurban ama esas o maskenin ardında olan ya da olanlar kimler olabilir bi düşünelim. Şuan yaptıkları ve yapabilecek oldukları ile en büyük adaylarımız Melisa ve Ozan ama ben bu maskenin ardındakilerin bu ikisini olduğunu düşünmenin işin en basit yolu olduğunu düşünüyorum. Melisa'nın da Ozan'ın da hatta ve hatta Kanat'ın da bu maske oyununda bir oyuncu olduklarını düşünüyorum. Esas elin sahibinin daha sessiz sakin ve tüm olanlardan bir nevi acısını çıkaran Aziz olduğunu düşünüyorum.Gördüğü şiddetin kendi içinde de büyüyen bir şiddete dönüştüğü bize minik minik belli edildi zaten. Bence bir çoğumuzun da aklında ''kesin Aziz'' diye de geçti. Maskenin ardındakinin Aziz olması şaşırtmaz ama neden ve niçin yaptığı daha çok şaşırtır. Çünkü derdinin sadece oyun mu intikam mı olduğunu henüz bilmiyoruz. 

 


Hayaller Gerçek Koleji, gerçeklerse akran zorbalığı.. Hayal ettiğimiz hayat bazen cehennemimiz olabilir diyorlar yani bize. Hayallerin gerçek gerçeklerin de acı olduğu bir hayat. Ekim, Kanat, Melisa, Ozan, Aziz, Leyla, Bekir, Ayşe ve diğerleri hayallerinde kayıp mı olacaklar, hayatlarında doğruyu mu bulacaklar onlarla beraber yol arkadaşlığı yapıp öğreneceğiz. 3.Bölüme kadar sevgiyle kalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KALP ATIŞI'NA DAİR

İNADINA AŞK'A VEDA

DOLUNAY 1.BÖLÜM YORUMU