İnadına AŞK'INA SAHİP ÇIK ''İNADINA AŞK''



Her hafta Perşembe günü izlediğimiz ve o gün ile özdeşleşmiş olan İnadına Aşk'a yeni gününde bir yabancılık çekmiş olsam da yine keyifle izlediğim,hatta ''aa bitti mi?'' dediğim bir bölüm izledik.

Her bölüm bir meselemiz varken bu seferde yangın meselesi ve hatta daha büyüğü Polat ve Nehir meselemiz oldu.Polat başlı başına bir sorunken yanında ekürisi Nehir'le akıllara zarar bir ikili oldular.Defne'nin de dediği gibi daha 24 saat dolmadan 50 yıllık suç işlemeleri,suç işlemenin yanında en komiği de, bu kadar olay yaratıp sanki onca şeyi ikisi yapmamış gibi rahat tavırları aslında izlerken bizleri rahatsız etmiş olmaları gerekirken,izlerken bana inanılmaz keyifli geldi.

Halâ Nehir'e karşı önyargılıyım,nedense bu karaktere henüz ısınamadım ama yanında Polat varken bir nebze çekilebilecek durumda oluyor.Polat deseniz ''adamım'' benim,abartmış gibi olmasın ama ben yine de azıcık abartayım diyorum,bence Polat tiplemesi efsane olabilecek bir karakter,başlı başına onun üzerinden hikaye oluşabilecek bir karakter.Karakteri ete kemiğe büründüren Aras Aydın'ı daha önceki rolünden çok ters köşe bir rolde izlemek,hele ki bu kadar başarılı izlemek inanılmaz güzel.

Polat ve Nehir gibi tiplerin yangın olayında kaçmaları bana biraz garip geldi.Neden diye soracak olursanız;Bu ikiliyi az çok tanıdıysak olaydan kaçmayan,çatır çatır herkesle tartışan tipler,hadi Nehir'i geç,böyle bir olayda Polat'ın yaptığının arkasında durup,hatasıyla yüzleşeceğini düşünürdüm ama sanırım hem Nehir'in hem de Polat'ın içlerinde gizlenmiş,aşk oyunu oynamak isteyen küçük çocuklar var.Hani büyük aşklar kavga başlarmış derler ya,hah işte bu ikili de bunun bir kanıtı,aşk ve nefretin aslında kardeş olduğunu bize göstermeye başladılar.Polat,kucağında yatan Nehir tam kayıtsız kalamayacakken,suratı şekilden şekile girmişken bir an da içinde ki canavarı çıkarıverdi,çıkardı çünkü içindeki kıpırdanmanın o da farkında ve bir uçuruma doğru yuvarlanmak istemediği için hemen geri vites yapmaya çalışıyor.Ama eninde sonunda Polat'ı aşık adam gibi izleyeceğimizi düşünüyorum ve bunu görmek için inanılmaz sabırsızlanıyorum.

Daha önceden çok söylediğim bir konuyu yinelemek istiyorum.Çoğu kişi için Defne ve Yalın'ın bir türlü barışamaması sorun olmuşken,ben bu duruma nedense sorun gözü ile bakamıyorum.Çünkü aşkta bu ikili arasındakine ayrılık ya da az ayrılık değil cilveleşme diyoruz ve ben bu durumdan büyük zevk alıyorum.Çünkü hem Defne'nin hem Yalın'ın gözlerindeki aşkı görüp,birbileri için iç geçirirken,aynı zamanda da inatla aşka direnmeye çalışmaları çok daha makbul gibi geliyor.Defne'nin istemem yan cebime koy misali,Yalın onu sırtladığında yalandan direnmesi,bu durumdan acayip keyif aldığını izlemek yüzümde gülücükler oluşmasına sebep oldu.Küçük ayrıntılara takılan biri olarak,Defne Yalın'ın sırtındayken Yalın'ın sırtındaki kar'ı temizlemesi nasıl güzel küçük bir ayrıntıydı.Bu sebeple bu ikili şuan sözde ayrı gibi görünsede aslında kopmadılar ve kopamazlar ve bu duruma takılanlara tavsiyem,mutluluğun anahtarı küçük şeylerde ve sizde bu ikilinin bu minik cilveleşmeleri ile mutlu olun,inanın bunları izlemek daha keyifli.

Uzun bir aradan sonra ilk defa Çınar ve Yeşim'in gözlerinde aşka dair birşeyler gördüm derken Yeşim yine yaptı yapacağını,en ufak şeyde Çınar'ı bırakması benim bu aşka olan inacımı sıfıra indirse de,Yeşim'in öğrenecek daha çok şeyin olduğunu düşünüp ümitlerimi sonraya saklıyorum.Çınar her hali ile Yeşim'i sevebileceğini,onun için nelere yapaileğini göstermişken,Yeşim'in saçma sapan konularda Çınar'ı terketmesi,ikinci plana atması bana biraz kabak tadı verdi.İsterdim ki iki aile kavga ettiğinde ''benim yerim kocamın yanıdır'' desin.Ama nerdeee ilk fırsatta işi inada bindirir sonra adı üstünde inat aşık,illa kendinden ödün vermeyip burunu sürtene kadar inat edip sonra Çınaaaaar deyip gönül alacak :)  

Geçen hafta demiştim ki;o ütüyü unutmadık ve çıkacak yangında eğer Josephine koltuğa bir zarar gelirse asıl kıyamet o zaman kopar demiştim.Neyse ki Josephine koltuğa birşey olmadı da Yeşim yangın olayını çok büyütmedi.Evin yanmış halini görüncede aklıma ilk büyüklerimizin dediği ''iki gönül bir olunca samanlık seyran olur'' sözü geldi.Bunu günümüze uyarladığımızda da ortaya ''iki gönül bir olunca villa kül olur'' çıkıyor.Ve sonrasında da yine aklıma gelen şey;Yeşim bunca zaman evlilik hazırlıkları süresince sorunlar çıkardı ve bunlardan biri de ev konusuydu.Sonuçta Çınar sevdiği kadına kıyamadı ve bu evi aldı,ama ben Yeşim'in yerinde olsam bu durumdan kendime pay çıkarır,demek ki herşey ev değil sevdiğinle olduğundan heryer evin,yuvandır diye düşünürdüm.Dediğim gibi Yeşim'in daha öğreneceği çok şey var.

Küçük ayrıntılara dikkat ediyorum dedim ya,bunlardan biri de,21.yy Araslar ve Barutçular Savaşında taraflar oluşurken,büyük Aras'ın ''Araslar'' dediğinde Meftune Sultan'ın muhtemelen soyadı Aras olmamasına rağmen sanki kırk yıllık Aras'mış gibi göğsünü gererek savaşta taraf olması,Meftune Sultan'ın derinliklerinde yatanlara dair çok daha ince ayrıntıların olduğuna kanaat getirmeme sebep oldu.

Sonunda izlemekten çok hoşlanmadığım Ezgi karakteri çıktı.Şunu belirteyim,ben karakteri sevemedim yoksa karakteri oynayan Cevahir Turan'ı çok severim.Ve Ezgi'nin gitmesi ile kıyamet koptu ama bu kıyamette olan Leyla'ya oldu.Kardeşinden ayrılan Leyla hem ondan ayrılmanın acısı,hemde bir abla olarak onun yanında,onun acısına derman olamamanın verdiği üzüntü ile kahroldu.Bütün bu olanlarda da yine ne çektiyse Aras'lardan çeken Toprak,eniştelik damarının kabarması ile ailesine sahip çıkmaya çalıştı.Toprak'ın hem Ezgi'nin aşk acısı ile başa çıkamayıp gitmesi,hem de Defne'nin yaşadığı üzüntüyü görmesi ile Deniz'e ve Yalın'a karşı cephe alması,sürekli höt söt bağıran bir abi görüntüsünün silinerek gerçek bir abi gibi davranmasını görmek şahsen benim çok hoşuma gitti.

Mülteci akınına uğrayan Yunanistan gibi gördüğüm Aslı,zamanında ''bana geleceksin Yalın'' dediğinin ceremesini çoktan çekmeye başladı bile.İnanılmaz sevdiğim Aslı'nın mutluluğunu görmek istiyorum sanırım.Ama mutluluktan önce Aslı'nın Defne ile yüzleştiği ve hatta dertleştiği bir sahne olabileceğini düşünüyorum.Hatta Yalın abartıp Defne'yi sırtladığında Aslı'ya götürmüş bile olabilir :) 

Her hafta bir sonraki bölümü heyecanla beklediğimi söylememe gerek yok sanırım.Ayrıca bu karda kışta cidden çok zor şartlarda çalışan tüm ekibe ne desek azdır diye düşünüyorum.Yine yazan,oynayan,emek veren herkesin gönlüne ve emeğine sağlık,sevgiler...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KALP ATIŞI'NA DAİR

İNADINA AŞK'A VEDA

DOLUNAY 1.BÖLÜM YORUMU