SEN ANLAT KARADENİZ 15.BÖLÜM YORUMU
Bazen insan en çok kendini kırar,hırpılar,üzer...Bununda sebebi başkası ona söyleyip üzüleceğine önce ben kendime söyleyim de duyacaksam da kendimden duyayım demektir.Nefes de kendisine bunu yaptı.Tahir'den asla böyle bir söz duymayacağını biliyordu ama yine de kafasındaki sesleri diline dökmüştü.En çok yüreğini acıtan yarasını kendisi deşelemişti.Nefes'e çok kızmıştık ve en az bizim kadar Tahir de kızdı ona.Nefes'in kendisini hırpalamasına kızdı, elalemden duysa ağızlarının payını vereceği konunun Nefes'in dudaklarından zehirli bir ok gibi çıkmasına bişey diyemedi.Hiçbir zaman ona ne Vedat'ın artığı, ne de Trabzonun yosması gözü ile baktı.Onun için sadece Nefes vardı, Yiğit'in annesi Nefes,herşeyden daha masum ve bahar gibi Nefes...E hali ile Tahir'ce triplerini yaptı, ha şimdi Tahir'e desin ki bu trip ne? "Trip ne du da icat çıkarma" derdi ama bildiğin baya baya sevdiği kadına olan kızgınlığını trip atarak çıkardı.Ne Nefes'in şirinlik etmesine izin verdi, ne suyuna gitmesine,herkesten herşeyden koruduğu Nefes'i Nefes'ten koruyamamak çok acıttı Tahir'in canını...
Ama artık bir yola çıktılar, Tahir için söz ağızdan bir kere çıkar ve çıktığı gibi de hedefine ulaşması lazım.Karadenizli bir kere kanı kaynıyor, kafasındakini hemen yapması lazım.Evleneceğiz dediyse evlenecekler.Ha Tahir Nefes'e evlenme konusunda söz tanımadı çünkü Nefes zaten öncesinde ona açık kapı bırakmıştı.Yiğit için ''oğlumuz'' demesi ''oğlumuz için'' demesi aslında Nefes'in Tahir'i zaten Yiğit'e baba kendisine eş olarak gördüğünün de bir göstergesiydi.Tahir de bunun cesareti ile Nefes'in kafasındaki kötü düşünceleri alt etmek istedi.Zaten malumun ilanıydı, seviyorlar birbirlerini ve aslında bu sadece formalite icabı bir evlilik değildi ki.Öyle olmadığını zaten daha sonra daha da iyi anladık.Oraya ayrıca geleceğim...
Nefes ve Tahir'in nikah hazırlıkları devam ederken bu işe en çok karşı çıkan tabiki Saniye Kaleli,halâ akıllanmadı halâ akıllanmadı.Hayır anlamadığım birşey var, bir anne doğurduğu,büyüttüğü evladını nasıl tanımaz.Biz bile 15 bölümde Tahir'i tanıdık.Bu adam Nefes'i sittin sene bırakmaz, Nefes gitse de peşinden gider.Hayır yani ne sanıyor, Nefes Vedat'la gidince Tahir '' ha oldi Nefes gitti mi? Tamam da ben de yoluma bakayum, getirin bana Mercan'ı'' mı diyeceğini düşünüyor.Nasıl olur da Tahir'in inadına inadına şeyler yapar.Bir ana oğlunu hiç mi tanımaz.Neyse ki Tılımbacı Mustafa anasına bunu dedi.Ne yalan diyeyim Mustafa bu bölüm beni şaşırttı.Başta karşı çıkması ve Nefes'e ettiği sözler, hatta ve hatta şimdiye kadar Nefes'e olan tavırları asla Mustafa'yı affetmeyeceğim, mümkünatı yok bu saatten sonra ne yaparsa yapsın gözüme giremez demiştim ama son hareketi ile takdirimi topladı.Ha bundan sonra yapacağı en ufak bir falsoda yine ölümlerden ölüm beğen Mustafa kıvamına gelirim orası ayrı...Neyse konumuz Saniye'ydi,Saniye artık istese de istemese de Nefes ile aynı çatı altında yaşayacak.Bir süre baya bir didişeceklerini düşünüyorum, aslında Asiye'yi gördükçe bu bir sürenin çok uzun bir süre zarfı barındırdığını da düşünmüyor değilim hani :) Nefes ve Tahir'in boyunca çocukları olduklarında da didişmeye devam ederler gibi.Ama Kaleli Konakta beraber yaşayacak Asiye ve Nefes birbirlerini daha iyi tanıyacaklar.Saniye Nefes'in ne yaşadığını ne hissettiğini hiçbir zaman anlamamış bir kadın, ve bu yakınlıkta belki Nefes'in acılarını daha da fazla hissedecektir.Umuyorum ki Saniye'nin içinde bir az da olsa merhamet vardır.Kim bilir...?
Saniye'nin Nefes'e olan karşı tavrı onu yine Vedat'ın kapısına götürdü.Güya oğlu için yapıyor herşeyi ama sanırım bu sefer her zamankinden daha fazla işe yaradı.Saniye gidip de Nefes ve Tahir evleniyor demese Vedat bir şekilde o nikahı öğrenir ve engel olmaya, başka başka kozlarını ortaya atardı.Ama ilk defa kendi kazdığı kuyuya düştü.İlk defa bu kadar büyük bir yenilgi aldı.Yıllarca nikah masasına oturtamadığı Nefes şimdi sevdiği adamla evlenecekti ve Vedat için bundan daha ağır bir yenilgi olamazdı.Bu saatten sonra her zamankinden daha fazla öfkeli daha fazla şiddetli olacaktır diye düşünüyorum.
Nikah öncesi Mustafa'nın sayesinde Vedat'a oynanan oyun ile Tahir aylardır içinde uhde olarak kalan ve bir gün hesabını verecek dediği kendisine dokunduğu için kırılan Nefes'in parmaklarının intikamını aynı parmakları kırarak aldı.Her ne kadar şiddete karşı olsak da işin içinde Vedat olunca ve cezayı kesen de Tahir olunca ''oohhh içimin yağları eridi'' kıvamında alkış tuttuk o sahnede.Ve artık Tahir biraz da olsa içindeki o kendisi yüzünden olan pişmanlığı halletmesi ile nikah masasına oturabilirdi.
Tahir...Sevdalı olduğu kadını gönül rahatlığı ile isteyemedi bile, telli duvaklı, davullu zurnalı gelin edemedi, baba evinden çıkaramadı.İçinde onun hüznü yüzünde bu duygunun öfkesi ile nikah günü aldılar.Hem Nefes'e kızgın hem de Nefes'i bu şekilde gelin edeceği için herşeye öfkeli.Ve o en zor zamanında yanında Asiye...Ben Asiye'ye çoğu zaman kızdım, Tahir'i gaza getiriyor dedim filan ama bu sefer gerçekten her zamankinden daha da fazla ablalık etti.Saniye'nin yapamadığı analık boşluğunu Asiye doldurmaya çalıştı.Nefes'e de Tahir'e de abla oldu.Tahir'in suç ortağıydı evet ama en çok da Tahir ve Nefes'e kader yoldaşı da olan kişiydi Asiye reis.Daha en başında zaten anlamıştı da ''tam bağa lâyık elti'' demişti.Şimdi o da Nefes ve Tahir'le aynı çatı altında olacak ve bu ikilinin yakınlaşması için en büyük itici güç de yine Asiye reis olacak.Zamanında yayla evinde ''Tahir korkayrum'' sözüne karşılık ''onu da diyeceğin günler gelir'' dediği günler şimdi geldi işte ve görev Asiye reisi bekler...Asiye reis destek olurda Yangazlar olmaz mı? Tahir ve Nefes'in evlenmesinde bence Fatih'in de çok büyük emeği var.Çünkü en başından beri Nefes'e her zaman yenge diyerek evrene en pozitifinden mesajları gönderdi.Bu nikahta onun payı asla göz ardı edilemez :)
Ve nikah.. Acıyordu, ikisininde yüreği acıyordu.Nefes daha ruhundaki yarayı kapatamadan Tahir'in karısı, Tahir de ruhu yara bere içinde olan Nefes'in kocası olacaktı.Ama önce halletmeleri gereken bir konu vardı, Yiğit...Yiğit herşeyden daha önce geliyordu ve önce onun rızası alınacaktı.Tahir'e hep abi dedi, o onun kahramanıydı.Muhteşem yenilmez bir takımdı onlar, ama Yiğit'in de annesi gibi Vedat'ın açtığı yaraları vardı.Evlilik onun için annesinin yenilmesi demekti.Kiminle olursa olsun annesi evlenmemeli asla yenilmemeliydi.Bir yandan da annesinin evlenmesi demek abi dediği adama da baba demek demekti.Yiğit Tahir abisine,kahramanına daha baba demeye hazır değildi. Ama gün geldiğinde hiç beklenmedik bir an da Tahir'deki baba kavramının vücut bulmuş halini görecekti.Çünkü Yiğit daha baba nasıl olur onu bile öğrenemedi ki.O babanın kötü bir varlık olduğunu öğrendi hep, baba demek annesine zarar veren bir varlık demekti.Ama zamanla Tahir sayesinde baba olmak ne demek ve baba olup evlat nasıl sevmek gerek onu da öğrenecek.
Tahir ve Nefes içlerindeki burukluk ile oturdular nikah masasına, kucaklarında evlatları Yiğit ile hemde. Biz çoktan aile olduk dediler aslında ve Kaleliler de Saniye hariç Nefes'i o dakikadan itibaren resmende yenge olarak görmeye başladılar.Mustafa ayucuğu bile yumuşadı varın gerisini siz düşünün.Bundan sonra Kaleliler kendi içlerinde ne yaşarlarsa yaşasınlar elaleme karşı kale gibi olacaklardı.Esas şimdi çok daha yenilmez bir takım olacaklar işte...Resmi nikah tamamdı ama bir de işin imam nikahı kısmı vardı.Ve Tahir daha önce ne demişti ''bir kadının rızası olmadan elini bile tutamazsın'', evet Nefes'den aldığı cesaret ile resmi nikah kıydı, herşey Yiğit için yapıldı, resmi makamlar bu yol ile kandırılabilinirdi ama Allah katında yalan söylemek hiç de Tahir'e göre değildi.Ama Nefes, evladı için yıllarca tek başına zaten her türlü zorluğa karşı gelmiş, dayanmış, çabalamış, bir erkeğin varlığından cesaret alarak değil tamamen kendi azmi ile zulme boyun eğmemiş bu kadın hayatında ilk defa bir erkeğin göğsüne sığıp sığınmanın ne demek olduğunu öğrendi.Şimdiye kadar zaten hep yalnızdı,savaşını hep yalnız verdi ama bu yol artık tek başına çekilecek yol değildi ki.Bu onun için bir erkeğin koruması değildi aslında, sevdiği ve sığındı adamın yanında huzur bulmasıydı ve bu yüzden Allah katında da, birbirleri için atan bu kalbin hasarları bölgelerini sarmak ancak dua ile olurdu.İçindeki yaraların geçmesi ve sevdiği adama tamamen yâr olabilmek için dua da gerekirdi.Tahir'in de istediği gibi Nefes rızası ile Allah katında da Tahir'e yâr olmak istedi ve belki o zaman ruhunun yaralarını iyileştirmek için daha da çok cesareti olacaktı.
Daha bu zorlu yolun en başında Tahir'i dizinde yatırma düşüncesi bile Nefes'i deliye döndürüp kafasını kırmakla tehdit etmişti.Ama şimdi uğruna konulan bu baş yerini bulmalıydı...İmam nikahı kayılıp odalarına çıktıklarında kapının önünde bakışıp Tahir'in ''ben iyiyim hadi içeri geç'' der gibi baş hareketi ile Nefes çok şey anlamıştı...Nefes hep Tahir'e sığındı dedik ama Nefes ilk defa Tahir'in içindeki acıyı gördü.Ben onun omzuna gözyaşlarımı akıttım ama o hiçbir yere sığamadı diye düşündü.Nefes'ten Tahir'e yâr olmaz dedi zamanında, bu enkazdan ona hayır gelmez dedi ama yâr da yâra da kendisiydi ve Tahir'e liman olacak da yine Nefes'ti.Artık kapalı kapılar ardında başbaşa kalmaları için bir engel kalmamıştı.Ne kapıyı aralık bırakmak zorundaydılar ne de birine hesap vermek zorundaydılar.İlk defa gönül rahatlığı ile birlerine kapılarını açtılar.Nefes ile defa kendi rızazı ile bir adamın odasına girdi, ilk defa bir adamın yatağına uzandı.Nefes Tahir'in kendisinden bir beklentisinin olmadığını biliyordu ama içindeki tüm o yâraya rağmen bu sefer sevdiği adamın huzur bulacağı tek yer olan dizini Tahir'e seferber etti.Çünkü o adamın gözlerinde o gece acıyı gördü.Kendisi için kanayan yüreği gördü.Onu daha fazla acıtmak istemedi ve bu onun bir nevi gönül almasıydı.Bak ben senin yanında rahatım, huzurluyum, gel o bir zamanlar kırmak istediğim başın dizimde huzur bulsun.Benim uğruma koyduğun o baş benim dizimde yerini bulsun demekti.Sevdiği adamı dizine yatırdı, kendisi için feda edilen başı okşadı, bir geyik koca bir kaplanı dize getirmişti.Bu Nefes için çok ama çok büyük bir adımdı...
Tahir bu güne kadar Nefes'e rızası olmadan asla dokunmadı.Hep farkettiğimiz bir ayrıntı vardı, Nefes'in kabus gördüğü zamanlarda bile Tahir ona dokunmazdı, çünkü Nefes o an bilinçsizdi ve Tahir ona dokunmaktan çok korkuyordu, çünkü onu incitebilirdi.Ama ilk defa Nefes artık Allah katında da rızası ile karısı olduğu için Nefes'in kabus gördüğü an ona dokundu.Rahatsız olur diye dokunamadığı o kadını rahatlatmak için dokundu.İlk defa huzurla kabuslarına elini değdi, ''ben burdayım bak kabuslarında da artık yanındayım'' dedi.
Ve o kabuslar...8 senenin cehennemleri olan o kabuslar, Vedat'ın ölememek uğruna hatta sırf Nefes'i elde etmek uğruna kurduğu A'dan Z'ye tüm harfler ile yaptığı planlardan biri de ölü doğan bebeğiydi.Vedat'ın Tahir'e verdiği o hayatının sırrı olan Nefes'in bir kızı olduğu yalanı ki bence yalan, Nefes ve Tahir'i başlarda dağıtabilir ama bir süre sonra bu sorunun altındanda beraber kalkacaklar diye düşünüyorum.Özellikle Nefes güya yaşayan kızını öğrendiğinde başta duygusal yaklaşabilir ama bir süre sonra bunun da Vedat'ın bir oyunu olduğunu anlayacaktır.Ama esas sorun Tahir'in bunu Nefes'e söylememesi olacaktır...
Bu bölümü yüreği ağzında ve içinde biraz evlatlarını evlendirmiş annenin burukluğu ile izledim.Nefes'in değil Karadeniz'e sığması esas önemli olanın sevdiği adamın, Tahir'in göğsüne sığması olduğunu öğrendik.Nefes ile beraber sevmeyi ve güvenmeyi, onunla halâ umut var demeyi öğreniyoruz.Bir erkeğe ihtiyaç duymanın değil de birbirini seven iki insanın beraber çok daha güçlü olabildiğini öğreniyoruz.Ve koşulsuz, çıkarsız sevginin de tüm kapıları açtığını...
Haftaya görüşmek üzere, sevgiler...
Yorumlar
Yorum Gönder