SEN ANLAT KARADENİZ 18.BÖLÜM YORUMU
2 haftadır yazmıyordum ve baktım ki bu hafta artık yazmam farz oldu.Yazılacak söylenecek o kadar çok şey var ki hangi birinden başlayacağımı bilemiyorum.En iyisi biz dün gördüklerimize nasıl geldik oradan başlayayım.
Aylardır ilmek ilmek işlenen ince işçilik ürünü bir Tahir ve Nefes'imiz var.Geçtikleri yollar kolay değildi, biri 8 yıllık esaretten ve işkenceden kurtuldu diğeri yaşadığı yerin tabularını yıkmak için savaşa girdi...Nefes için bir erkeğe dokunma düşüncesi bile çok uzakken gün geldi acılarından sığındığı yer Tahir'in göğsü oldu, gün geldi acısına merhem olmak için koynu oldu.Sevgiden de önce biri duygu varsa o da güvendi ve bu Tahir'in Nefes'e verdiği en değerli duyguydu.Çünkü Nefes'in önce güvene ihtiyacı vardı.Sevmek sevilmek kelimesi ve eylemi Nefes için acı veren bir duyguydu ve o Tahir de önce bir erkeğe nasıl güvenilir onu öğrendi.Sonrası zaten kendiliğinden geldi.Sevildi, sevdi...
Birbirlerine güvenle beraber umutta verdiler, biri umut diğer inat oldu.Umudun da inadın da herşeyi ayakta tutan en önemli duygu olduğunu öğrendiler ve bize de öğrettiler.Birbirlerini kaybettilerini anlarda bile önce umuda sonra inada tutundular.Sevgilerini daha kalplerinden dillerine dökemediklerinde bile birbirlerini nasılda güzel sevdiklerini biliyorduk ve görüyorduk.Ama haftalar önce Tahir'in ''geberiyorum ulan geberiyorum'' dediğinde belki de Nefes için bir umut ışığı doğmuştu.''Nefes'ten Tahir'e yâr olmaz'' derken ki umutsuzluğu o an umuda dönüştü.Korktuğu şeylerin aslında inat edilirse nasıl da umuda dönüştüğünü görecekti.
Ve geldik düne...Nefes umutsuzluğa düşüp Tahir'in öldüğünü sandığı anda Tahir'in inadı geldi aklına, çünkü aylarca inatla onu bırakmayan o adam böyle gidemezdi.Nefes, Kaleli olmadan öncede zaten hayata tutunan güçlü bir kadındı ama Tahir Kaleli'nin karısı olarak da her zaman ki gibi sağlam durması gerekirdi.Yıllarca fiziksel ve psikolojik şiddet görmüş bir kadın eline silah aldı, belki de o an Tahir için Cemil'i öldürürdü ama elindeki silahtan daha etkili olan şey Nefes'in Vedat sayesinde öğrendiği şey insanların zaaflarıydı.O an için Nefes'in silahıda aslında elindeki o metal şey değil karşısındakinin zaafını bilmesiydi.Cemil gibi bir adam elbette bir kadının elinden ölmek bile istemezdi, hele ki bu kadın Nefes Kaleli olunca iş daha da gurur meselesi olurdu.Ölürken bile sözde gururunu düşünürdü böylesi adamlar.
Cemil'e kalmadan Tahir'i kurtaran Necip o an için ''helal olsun lan'' diye bizden övgü alsada aslında sırf kendi çıkarları doğrultusunda hareket etti.Karısını ve kızını kurtarması ümidi olmasa yıllardır maşası olduğu Vedat'a böyle bir ihanet etmeyi aklından bile geçirmezdi.
Neyse ki Tahir Cemil'in kurşunundan kurtuldu.Ama önce Kaleli ailesinin riv rivleri sonrada Nefes'in aşkını kalbinden diline dökmesi Cemil'in kurşunundan daha çok yaraladı.Bu yaralamak elbette o kurşunla aynı etkide değildi.Nefes'in bir an da ''sevdiğim adam'' demesini biz bekliyorduk ama Tahir hazırlıksız yakalandı.En çokta Nefes'in içinden gelerek, kendi isteği ile sevdasını dile dökmesi mutlu etti Tahir'i, çünkü zaten birbirlerini sevdiklerini biliyorlardı ama bazen insan hissetmekten çok kulaklarıyla da sevgi sözcüğünü duymak isterdi...Nefes korkularından,acılarından birbir sıyrılıyordu, her geçen gün Tahir sayesinde üzerinde yaraların kabuklarını da atıyordu.Bir yaranın kabuğunu daha atmak istedi, sevdiği adamın koynuna yatarak hem kendi yarasından kurtulmak hem de onun yarasına derman olmak istemiştir.Biliyordu ki Tahir'in de dermanı kendisiydi...Nefes Tahir'i kaybetme korkusu ile ilk defa bu kadar yüzyüze geldi.Söyleyemediği, yapamadığı herşey için üzüldü, Tahir'e sevdiğini söyleyemeden, onun koynunda yatmadan, sevgisini içinde hissettirmeden ya kaybetseydi.Nefes işte bunlarla yüzleşti.Ve Tahir'in sapasağlam karşısında olduğu anda da ileride pişman olmamak için tüm yaralarına rağmen içindekileri dışına vurmaya, duvarlarını yıkmaya başladı.Nefes Zorlu olarak aldığı yaraları Nefes Kaleli olarak iyileştirmeye başladı.Ve bazı şeylerin korktuğu kadar kötü olmadığını, sevdiğinin yanında hiçbirşeyin acı vermediğini deneyimledi, hissetti...
Bir yanda da Saniye Kaleli gibi bir kadının oğlunun acısı ile en nefret ettiği insana sığınmasını gördük.Çünkü bazı acılar beraber yaşandığında karşındaki ile bağ kurdurtur.Tahir'in öldüğünü sandıkları an Saniye için oğlunu hatırlatan tek bağ Nefes'ti.Belki de oğlunun en son kokusunun olduğu kişi gibi gördü Nefes'i, oğlu için atan bir kalp vardı Nefes'te ve gitti oraya sığındı.Ne kadar sevmese de istemese de oğlunun sevdiği kadındı ve o an o acısını Nefes'ten daha iyi anlayacak başka biri yoktu.Aynı acıyı yaşayan bu iki kadın özellikle Saniye şuan farketmesede Nefes'le bir bağ kurdu artık.Ne kadar dillendirmese de artık Nefes'i gerçekten gelini olarak görmeye başladı, bunu onun kabul etmesi çok zor olacak ama zamanı geldiğinde Saniye'nin Nefes'e kaynanadan çok anne olacağını düşünüyorum.Tabi tüm bunlar Saniye'nin bu zamana kadar yaptıklarını, dediklerini hafifletir mi bilemiyorum...
Yaptıkları ile asla affetmeyeceğimiz Vedat'ın Ceylan sayesinde içindeki savaşı gördük.İyi insan olmak ile kötü insan olmak arasında sıkışmış, sevgiye muhtaç ama sevginin tam olarak ne olduğunu anlamayan bir adam vardı karşımızda.Vedat hayatında hiç koşulsuz sevgi görmemiş, en güvendiği Eyşan bile onu sadece zamanında kurtardığı için minnetinden yanında olmuş, Nefes'i satın alarak bir nevi kendisini sevecek insan satın almış.Ama Ceylan ona koşulsuz şartsız bağlanan ve seven tek kişi, çünkü Ceylan Vedat'ın ne şiddetine tanık olmuş, ne duyabilmiş ne de görebilmiş.Bir yanda annesine yapılan şiddete en kötü biçimde şahit olan Yiğit bir yanda hiçbirşeyden haberi olmayan Ceylan...Ceylan sayesinde Vedat'ın iç dünyasını, hatta geçmişte yaşadığı ve onu bu hale getiren durumları daha net görmeye başlıycaz.Onun yaptıklarını anlamaya çalışmamız olmaz ama en azından psikopat Vedat'ın ortaya nasıl çıktığını görmüş oluruz...
Bir de artık insanüstü bir varlık olduğunu düşündüğümüz Tahir var.Vuruldu ama ertesi gün sapasağlam ayaktaydı.Tamam azucuk bayılmış olabilir ama o da onun nazarlığı diyelim.İsminin başına deli ünvanı gelince yaptığı ve yapacakları zaten pek de şaşırtmıyor insanı.O hasta haldeyken bile Vedat'la pazarlık masasına oturmak için elini sağlam tutması gerektiğinin farkındaydı.Bu zamana kadar koruduğu,sakındığı Nefes'in bir şekilde Vedat'ın oyununa kurban gitmesini istemiyordu ve elbette ki birde artık aile olmuşlardı, ailesini korumak içinde herşeyi yapardı.Onlar acayip yenilmez bir takımdı, Nefes ne kadar bilmesede bir de kızları Ceylan vardı.Tahir yaptığı kusursuz plan ile hem Vedat'a karşı elinin sağlam olduğunu gösterdi hem de Nefes'i ve kızını birbirlerinden habersiz bir bağ kurmaları için bir araya getirdi...Bu plan zamanla ne hâl alır izleceğiz ama benim fikrim Nefes'in Ceylan'ı öğrendiğinde Tahir'e sırtını dönmeyeceği.Çünkü o biliyor ki Tahir ona zarar verecek birşeyi asla yapmaz.Tahir birşey yapıyorsa da vardır bir sebebi diye düşünür.
Başta dedim ya Tahir yaşadığı coğrafyanın tabularını yıkıyor, o tabuların altında ezilen bir de erkekler var.Cemil'in gözaltında olması ile işlerin başına geçen Nazar işte şimdi kadın olmanın zorluğunu yaşamaya başladı.Zamanında Nefes'e ''ben bi erkeğin arkasına sığınmam kendi işimi kendim görürüm'' demişti.Ama düştüğü ilk darda Vedat'a sığınmayı tercih etti.Nerde o kimseye boyun eğmeyecek Nazar? Nazar içinde esas ayakta kalma savaşı şimdi başlıyor.Belki birazda olsa Nefes'i anlaması için onun yaşadıklarının binde birini çekmesi gerekir.Gönül elbette onun Vedat'ın şiddetine ya da köylünün baskısına maruz kalması yönünde değil ama bir nüsibet bin nasihattan da iyidir demiş büyüklerimiz.Daha öncede dedim Nazar'ın Nefes'i anlaması için birşeyler yaşaması lazım...
Velhasılı kelam bu bölüm Nefes'in içindeki yaraların iyileşmesi yönünde güzel adımları gördüğümüz bir bölümdü, sırf bu gelişme bile herşeye değerdi.
İçimdeki uhdeyi de yazıp artık bitirmek istiyorum.
İsterdim ki iftar sahnesinden sonra bir an da sahur sahnesi geçmeseydik, iftardan sonra sahura kadar en azından klip altı Nefes ve Tahir'in odada oturup sohbet ettiklerini izleseydik.
Neyse benden bu haftalık bu kadar, umarım haftaya görüşürüz, sevgiler...
Yorumlar
Yorum Gönder