Nefes'ten Tahir'e yâr da olur yara da...
Koklayamam..Kokladı...Dokunamam..Dokundu...Ama gel gör ki bunları içi yana yana yaptı.Sizin olmayan belki de hiçbir zaman olmayacak birini doya doya koklayamamak nedir bilir misiniz? Tahir Kaleli'ye sorun o size anlatsın...
Ferhat dağları deldi, Mecnun çölleri aştı, Tahir'de Kerem gibi yanmasın mı? Tahir de Nefes de bu zorlu aşkta yanacaklar, ya tamamen kül olup savrulacaklar ya da küllerinden doğacaklar.
''Tahir olmak da ayıp değil Nefes olmak da, hatta sevda yüzünden ölmek de,bütün iş Tahir ile Nefes olabilmekte''...Umarım Nazım Hikmet bu değişiklik karşısında mezarında ters dönmüyodur.Ama Tahir ve Nefes'i onun bu güzel dizerileri ile yorumlamak istedim.Tahir olmak da Nefes olmak da öyle kolay değildi.Tüm bu zorlukların arasında bir sevda yetiştirmek de hiç ama hiç kolay değildi.
Tahir için Nefes olmazdı,olamazdı
hatta olmamalıydı.Nefes de bunun bilincinde olarak ''Nefes'ten Tahir'e
yâr olmaz'' dedi.Hayâl kurarken bile beraber olacakları mutlu bir son da hayâl edemedi.Tahir için son nefesini verirdi ama yaşadığı ona acı ile ona nasıl yâr olacağını bilemedi...
Nefes'ten Tahir'e yâr da olur yara da, ama önemli olan Tahir'in o yârı da yarayı da sarıp iyileştirmesi.
''Diyemiyorum şimdi gel omzumda ağla, eve kadar sabredebilir misin?''
Sarılmak,tüm acıların iki kaburga arasında sıkıştırarak yok etme eylemidir.Tahir de, Nefes her gözyaşı döktüğünde, her üzüldüğünde onun acısını hafifletmek,acısına beraber göğüs germek için omzunu Nefes'in başına seferber etti,etmeye de devam edecek.
Nefes her ne kadar bu sevdaya kendisi de çekiliyor olsa da Tahir'i de kendi gibi ateşlere atamazdı.Peki ya Tahir? O bu ateşte yanıp kavrulmaya hazır ama hazır olsa da şimdilik durması gerekiyor.Tek isteği o ateşin içinden yanmak pahasına da olsa Nefes'i ve Yiğit'i kurtarmak.
Nefes'ten Tahir'e yâr da olur yara da, ama önemli olan Tahir'in o yârı da yarayı da sarıp iyileştirmesi.
''Diyemiyorum şimdi gel omzumda ağla, eve kadar sabredebilir misin?''
Sarılmak,tüm acıların iki kaburga arasında sıkıştırarak yok etme eylemidir.Tahir de, Nefes her gözyaşı döktüğünde, her üzüldüğünde onun acısını hafifletmek,acısına beraber göğüs germek için omzunu Nefes'in başına seferber etti,etmeye de devam edecek.
Nefes her ne kadar bu sevdaya kendisi de çekiliyor olsa da Tahir'i de kendi gibi ateşlere atamazdı.Peki ya Tahir? O bu ateşte yanıp kavrulmaya hazır ama hazır olsa da şimdilik durması gerekiyor.Tek isteği o ateşin içinden yanmak pahasına da olsa Nefes'i ve Yiğit'i kurtarmak.
Yanan
tek kişi Tahir ve Nefes mi? Ya Mercan? O ne olacak? Kendi yaktığı,
Saniye'nin de körüklediği bu yangın en az Tahir'le Nefes'i yaktığı kadar
onu yakacak.Çoğunuz içinizden şunu diyorsunuzdur; ''E Tahir ona ümit
vermedi ki, o kendi kendine gelin güvey oldu''...Malesef öyle oldu ama
aşk bu, bazen karşılık beklemezsin, bazen bir hayale kaptırıp gidersin,
bazen bir ümit beklersin, ''ya severse'' dersin.Mercan ihtimallere
tutundu, tutunduğu yerden de gözleri Tahir ve Nefes'i gördü ama gördüğü
şeyi kabul etmek istemedi.Ama korkunun da ecele faydası yoktu.
Her ne kadar Mercan Tahir'i sevse de babasının iki ailenin ortaklığı için kızını ortaya sürmesi, üstelik tüm bunlar ne Mercan'a ne de Tahir'e ''sizler bu konuda ne diyorsunuz?'' diye sormadan oluyor.Tahir'e de Mercan'a da sorulmadan alınan kararlar nihayi sona geldiğinde en büyük suçlu olarak da Tahir ve bunun sebebi olarak Nefes ilan edildi.Tüm köy sanki ağız birliği etmişcesine ''bu iş hi,ç hoşuma gitmedi, yanlış yoldasın'' dedi Tahir'e, e haliyle bu Nefes Tahir dedikoduları yavaş yavaş yayıldı.Bu dedikoduların da Dağdeviren'lere ulaşması çok da zor olmadı.Dağdeviren'ler deyincede en tabiri caizse şirreti Nazar.Onun bu Tahir nefreti,ailesini ablasını koruma çabası başına çok büyük dertler açacak.Vedat'ın hışımına uğramasa bari demekten kendimi de alıkoyamıyorum.
Herkes birilerini korumaya çalışırken, Saniye Hanım ve Mustafa, Tahir'i korumak adına Mercan ile evlenmesini isteseler de kalan Kaleliler Nefes'i çoktan yenge ve elti ilan etmiş durumdalar.Tahir'e bu zorlu durumda en çok yardım eden Yangazlar ve Asiye adeta tüm NefTah fandomu orada temsil ediyorlar.Saniye'nin güya kendi oğullarını koruma bahanesinin altında aslında Tahir'in de Nefes'in de gözlerindeki aşkı görmesi ve oğlunu bu imkansızlıktan koruma çabası.
Ya Mustafa...Tahir'e olan zaafı nereden geliyor sonunda öğrendik,babasının emaneti ama kardeşini korumak için Nefes ve Yiğit'i ayırması bu işi daha da zor duruma düşürdü.Üstelik kendisine de vicdan azabı oldu.Mustafaya saydık sövdük ama vizcan azabı ile döktüğü gözyaşı bir nebze de olsa içimizi yaktı diye düşünüyorum.Ama sonra yine başa dönüp sayıp sövmeye başlıyorum.Tıpkı Nefes'in söylediği yalanın Tahir'i koruyamadığı gibi Mustafa'nın yalanı da Tahir'i koruyamadı.Zaten bu başkaları adına karar verme hakkına sahip olduklarını düşünenlere de ayrı bi sinir oluyorum.Tahir'e bir sorsanız,danışsanız keşke, bu çocuğa siz deli Tahir diyorsunuz, onu en iyi siz tanıyorsunuz, bilmiyo musunuz ki o kafasına koyduğunu yapar.Neyse Kalelilere Tahir'i ben öğretecek değilim,bu zamana kadar da öğrenemedilerse bundan sonra deneyim kazanarak öğrenecekler.
Tüm bu kötülüklerin yaratıcısı Vedat...İçimde bir nebze de olsa Vedat'a dair ümit var.Kim bilir onun taşlaşmış kalbine dokunup o kalbi iyileştirecek biri olur.Tamam bu durum fazla ütopik oldu, Vedat kim? sevmek kim? Zamanında uğruna adam öldürmüş,korumuş,kollamış Eyşan'a bile acımayan adamdan sevgiye dair birşeyler beklemek saçmalık olur.Eyşan'ın da bu gönül borcunun artık üzerinde yük olmaya başladığını düşünüyorum, ilk defa Eyşan'ın gözlerinde Vedat'a dair gerçek bir öfke ve pişmanlık gördüm.O da sanki gözünün önündeki perdeyi birazda olsa araladı.Zamanla Eyşan'ın tüm Vedat gerçeğini gözardı etmeyeceğini düşünüyorum.
Nefes gibi Eyşan gibi şiddet görmüş kadınlar kadar bu şiddete tanık olan Yiğit gibi Esma gibi çocuklarda var ve bu çocuklar en az anneleri kadar bu şiddete maruz kalıp içlerinde büyük hasara neden oluyor.Yiğit gibi küçük de olsanız Esma gibi kocaman kadında olsanız yaşadıklarınızın sizde bıraktığı derin yarayı bir gün kanatırsınız.
Ve Nefes... 8 sene Vedat'ın yaşattığı acılar içinde Yiğit ve kendisine başka bir dünya kurmuş.Yiğit'e beraber yaşadıkları o cehennem içinde cenneti kurmaya çalışmış.Yiğit de annesinin yaşadığı acılara en yakından tanık olarak artık annesinin üzülmesini istemiyor.Onu ağlatanın değil yüzünü güldürenin yanında olmasını istiyor.Bu düşüncesini de dolaylı yoldan Vedat'a iletti bile.''Benim annem gülünce çok güzel oluyor'' demesi ve o gülüşü Vedat'ın hiçbir zaman görmemiş ve görmeyecek olması Vedat'ın da şu şartlarda anlayabileceği birşey değil.Ama Yiğit'in tek isteği annesinin mutlu olması...
Belki şuan muhtemeşem ekip bir araya gelip mutlu olamadılar ama eninde sonunda onların beraber mutlu sonsuzlukları olacak diye ümit ediyorum.
Görüşmek üzere...
Her ne kadar Mercan Tahir'i sevse de babasının iki ailenin ortaklığı için kızını ortaya sürmesi, üstelik tüm bunlar ne Mercan'a ne de Tahir'e ''sizler bu konuda ne diyorsunuz?'' diye sormadan oluyor.Tahir'e de Mercan'a da sorulmadan alınan kararlar nihayi sona geldiğinde en büyük suçlu olarak da Tahir ve bunun sebebi olarak Nefes ilan edildi.Tüm köy sanki ağız birliği etmişcesine ''bu iş hi,ç hoşuma gitmedi, yanlış yoldasın'' dedi Tahir'e, e haliyle bu Nefes Tahir dedikoduları yavaş yavaş yayıldı.Bu dedikoduların da Dağdeviren'lere ulaşması çok da zor olmadı.Dağdeviren'ler deyincede en tabiri caizse şirreti Nazar.Onun bu Tahir nefreti,ailesini ablasını koruma çabası başına çok büyük dertler açacak.Vedat'ın hışımına uğramasa bari demekten kendimi de alıkoyamıyorum.
Herkes birilerini korumaya çalışırken, Saniye Hanım ve Mustafa, Tahir'i korumak adına Mercan ile evlenmesini isteseler de kalan Kaleliler Nefes'i çoktan yenge ve elti ilan etmiş durumdalar.Tahir'e bu zorlu durumda en çok yardım eden Yangazlar ve Asiye adeta tüm NefTah fandomu orada temsil ediyorlar.Saniye'nin güya kendi oğullarını koruma bahanesinin altında aslında Tahir'in de Nefes'in de gözlerindeki aşkı görmesi ve oğlunu bu imkansızlıktan koruma çabası.
Ya Mustafa...Tahir'e olan zaafı nereden geliyor sonunda öğrendik,babasının emaneti ama kardeşini korumak için Nefes ve Yiğit'i ayırması bu işi daha da zor duruma düşürdü.Üstelik kendisine de vicdan azabı oldu.Mustafaya saydık sövdük ama vizcan azabı ile döktüğü gözyaşı bir nebze de olsa içimizi yaktı diye düşünüyorum.Ama sonra yine başa dönüp sayıp sövmeye başlıyorum.Tıpkı Nefes'in söylediği yalanın Tahir'i koruyamadığı gibi Mustafa'nın yalanı da Tahir'i koruyamadı.Zaten bu başkaları adına karar verme hakkına sahip olduklarını düşünenlere de ayrı bi sinir oluyorum.Tahir'e bir sorsanız,danışsanız keşke, bu çocuğa siz deli Tahir diyorsunuz, onu en iyi siz tanıyorsunuz, bilmiyo musunuz ki o kafasına koyduğunu yapar.Neyse Kalelilere Tahir'i ben öğretecek değilim,bu zamana kadar da öğrenemedilerse bundan sonra deneyim kazanarak öğrenecekler.
Tüm bu kötülüklerin yaratıcısı Vedat...İçimde bir nebze de olsa Vedat'a dair ümit var.Kim bilir onun taşlaşmış kalbine dokunup o kalbi iyileştirecek biri olur.Tamam bu durum fazla ütopik oldu, Vedat kim? sevmek kim? Zamanında uğruna adam öldürmüş,korumuş,kollamış Eyşan'a bile acımayan adamdan sevgiye dair birşeyler beklemek saçmalık olur.Eyşan'ın da bu gönül borcunun artık üzerinde yük olmaya başladığını düşünüyorum, ilk defa Eyşan'ın gözlerinde Vedat'a dair gerçek bir öfke ve pişmanlık gördüm.O da sanki gözünün önündeki perdeyi birazda olsa araladı.Zamanla Eyşan'ın tüm Vedat gerçeğini gözardı etmeyeceğini düşünüyorum.
Nefes gibi Eyşan gibi şiddet görmüş kadınlar kadar bu şiddete tanık olan Yiğit gibi Esma gibi çocuklarda var ve bu çocuklar en az anneleri kadar bu şiddete maruz kalıp içlerinde büyük hasara neden oluyor.Yiğit gibi küçük de olsanız Esma gibi kocaman kadında olsanız yaşadıklarınızın sizde bıraktığı derin yarayı bir gün kanatırsınız.
Ve Nefes... 8 sene Vedat'ın yaşattığı acılar içinde Yiğit ve kendisine başka bir dünya kurmuş.Yiğit'e beraber yaşadıkları o cehennem içinde cenneti kurmaya çalışmış.Yiğit de annesinin yaşadığı acılara en yakından tanık olarak artık annesinin üzülmesini istemiyor.Onu ağlatanın değil yüzünü güldürenin yanında olmasını istiyor.Bu düşüncesini de dolaylı yoldan Vedat'a iletti bile.''Benim annem gülünce çok güzel oluyor'' demesi ve o gülüşü Vedat'ın hiçbir zaman görmemiş ve görmeyecek olması Vedat'ın da şu şartlarda anlayabileceği birşey değil.Ama Yiğit'in tek isteği annesinin mutlu olması...
Belki şuan muhtemeşem ekip bir araya gelip mutlu olamadılar ama eninde sonunda onların beraber mutlu sonsuzlukları olacak diye ümit ediyorum.
Görüşmek üzere...
Yorumlar
Yorum Gönder