BİZE HERGÜN İNADINA AŞK

Her hafta büyük keyifle izlediğim İnadına Aşk ile yeni yıla girmek bu sene benim içinde ilginç bir deneyim oldu.Yeni bölüm yayınlanmasaydı muhtemelen evim dışında bir yerde olabilirdim :) Bu soğukta beni eve bağladığı ve muhteşem bir yılbaşı akşamı geçirmeme yardımcı olduğu için tüm ekibe sevgi ve şükranlarımı sunuyorum.

Her hafta ha bu bölüm barışacaklar,tamam bu sefer afili bir barışma olacak derken,bizim Defne ve Yalın'ın barışması seneye kaldı (bu iğrenç espriyi kullanmadan edemedim).Zaten son birkaç bölümdür Yalın'a çok kızgınım o yüzden ''süründür Defne arkanda ben varım'' diye Tv karşısında haykırıyorum.Ne demek canım sen istediğin zaman ayrıl,istediğin zaman barış,istediğin zaman affet,bu nasıl bir şımarıklıktır Yalın efendi.Dünyayı kendi ekseni etrafında dönüyor sandı sanırım.Defne'nin kendisi için neler yaptığını,Yeşim'in annesi için neler hissettiğini anlamaya bile çalışmayan Yalın,kalaslığına yakışırcasına haftalardır içinde bulunduğu yanlışın,kırdığı kalplerin yavaş yavaş tamirini yapmaya başladı.Biri annesi diğeri kardeşiydi bu durumu daha çabuk kabullenebilirdi ama olan daha öncede dediğim gibi bütün bu yaşananlarda aslında hiç payı olmayıp günah keçisi ilan edilen Defne'ye oldu.Kırıldı bir kere ve kırılan şeylerin tamiri de zor olur.Bu sebeple de Yalın'ın bundan sonra işi bir hayli zor olacak,eee sonuçta inat aşk...

Defne Yalın'ı süründürsün istiyorum ama sevdiği adam tarafından kendisine güvenilmediğini bilen Defne'nin de kalbi kırıldı.Allah'tan Barutçu'ların aşkı bitmiyor da içim rahat,yoksa Defne kesin Yalın'ı defterden sildi derdim.Bu durumda önümüzdeki haftalarda bizi kaçmalı kovalamacalı,eğlenceli ve bir o kadar da romantik an'ların beklediğini düşünüyorum,düşündükçe de sabırsızlanıyorum... 

Malumunuz üzere bu bölüm haftalardır straplez meselesi,ev meselesi filan derken sonunda hiçbir mesele olmadan Çınar ve Yeşim'in düğünü güzel bir şekilde yapıldı,şimdilik bir aksilik olmadan da bitti diye düşünüyorum amaaa şimdilik.Çünkü o yanan ütüyü sanırım hiçbirimiz unutmadık,tüm gece yanan o ütünün evi kül etmiş olması lazım diye düşünüyorum.Kül olmadıysa bile Yeşim'in Josephine koltuğuna bişey olmuşsa bile bu zaten en büyük olay sebebi.Bu sebep boşanmaya kadar bile gidebilir alim Allah.

Bu bölüm,sizi bilmem ama beni en çok etkileyen sahne Defne'nin Polat'la abi kardeş dertleştikleri sahneydi.Polat'ın daha cismini görmeden,adından bile bahsedilirken nasıl delidolu,nasıl psikopat olduğunu tahmin ediyoduk,hatta ilk göründüğü fragmanda bile aynı şeyleri düşünmüştük ama adamın içinden aşk denildiği an da eros bey çıkıverdi.Muhtemelen bu durumun altından çok büyük bir aşk acısı çıkacaktır.Çünkü aşk acısı çekeni ancak aşk acısı çeken anlarmış.Ama yine de bir abi olarak kardeşini sorgusuz sualsiz anlamaya çalışması,sadece kardeşinin mutluluğunu düşünen bir abi gibi davranması nedendir bilinmez çok dokunaklı geldi bana.Ve her abinin de kolay kolay yapamayacağı birşey yapıp tam bir Polat gibi davranarak Yalın'la konuşup Defne'nin neler yaşadığını,onun için neler yaptığını anlatmaya çalışması da gönlümde ayrı bir yer edinmesine sebebiyet vermiştir.(Burada bir aç parantez yapıp şunu eklemek istiyorum;Evet bu bir hikaye ama hikayelerle beraber karakterleri yazarken,özellikle kardeşleri yazarken bazen ince düşünmek gerek.Burada düşünülen bir durum mudu? Yoksa kendiliğinden ortaya çıkan birşey midir bilemem ama,Polat ve Defne'nin olaylara yaklayış şekilleri aynı,aynı celallenme ve aynı sonrasındaki aynı anlayış ile yaklaşıyorlar.Bu yüzden de onların arasındaki iletişim daha kuvvetli.)Hal böyle olunca da gönlümde çok ayrı bir yer verdiğim Polat'ı kimseciklere de layık görmüyor olacağım ki Nehir'e göre de olduğunu düşünmüyorum.Hani Yalın'ın eski sevgilisi olduğunu bilmesem Aslı tam Polat'lık diyeceğim ama ı ıh olmaz sanırım.Bu durumda da şuan için çokta hoşlanmadığım karakteri fazla küstah ve abartılı bulduğum Nehir'in törpülenmesi yönünde oyumu kullanacağım.Onu törpüleyecek şeyinde aşk olacağını düşünüyorum.

Bölümde beni etkilen bir diğer sahne de,Meftune ablanın Sedef'i kapıda görüp adeta bir pantere dönüşmesi oldu.O ağzından hiç düşürmediği kuzucuklarım lafının sadece lafta olmadığını,kuzucukları için adeta panter edası ile onlara gelecek kötülükten korumaya çalışması çok etileyiciydi.Hani derler ya doğuran mı?Büyüten mi? diye,sanki o sahne bu sorunun da cevabı niteliğindeydi.Bir yanda Sedef bir yanda Meftune abla,acaba hangisi daha çok anneydi.

Haftalardır şahsi fikrim olarak söylediğim Deniz ve Ezgi arasındaki aşkın inandırıcılığının olmadığı,bu ikilinin uyumunun bir türlü yakalanamadığı ve kimyalarının uyuşmadığını öyleyip duruyordum.Şimdilik olan görüntü Ezgi'nin gittiği ve Deniz'in de artık boşa çıktığı yönünde.Bizim Deniz oğlana benim herzaman en uygun bulduğum gelin adayının Damla olduğunu düşündüğümü sanırım artık bilmeyen yok.İkisinin yanyana geldiklerindeki o güzel uyumu benimle beraber görenlerin olduğunu tahmin ediyorum.Bakalım Deniz'in yaralarını kim iyileştirecek.

Yılın son bölümü türküler,horonlar ve en güzeli Polat ve Defne'nin kolbastısı ile izlemesi en zevkli,en keyifli bölümlerdendi.Hikayeye yeni isimlerinde gelmesi ile bizleri daha da farklı bir hikaye bekliyor gibi görünüyor.Şahsen ben Polat'ın yapacağı herşeyi,Yalın'ın Defne'nin peşinden koşarken yaşayacaklarını ve Defne'nin gönlünü almak için yapabileceklerini,Habibe ve Adem'in gizemli aşkını,Toprak ve Leyla'nun tutkulu aşklarının daha ne kadar eski eş yeni sevgili modundan çıkacaklarını merakla bekliyorum.Merak demişken Yeşim ve Çınar için ''en temizinden evlendiler,bundan sonra onlar için karada ölüm yok'' diyenler.Onlar için asıl aksiyon şimdi başlıyor.Artık onlar kocaman bir aile oldu ve yaptıkları yapacakları herşey ailelerini ilgilendirecek,olaylara müdahil olacaklar.Bu müdahillik durumunda bir zaiyat vermeden günü kotarırlarsa oh ne alâ...

Buradan İnadına Aşk'ın tüm ekibinin ve ,bu sayede tanıdığım herkese iyi yıllar dileyerek 6 Ocak Çarşamba'dan itibaren yeni bölümlerde görüşmek üzere diyorum..sevgiler,saygılar :)