İNADIM İNAT AŞK...''İNADINA AŞK''
Aşık birinin aşktan,sevdiğinden kaçabildiği nerede görülmüştür ki,Defne ve Yalın ne kadar inat aşık olurlarsa olsunlar,birbirlerinden ne kadar uzak durmaya çalışsalarda (ki bunun için çok çaba harcadıklarını sanmıyorum,istemem yan cebime koy misali) bu konuda çok da başarılı oldukları söylenemez.Bu sefer Deniz ve Yeşim bu işe atmış olsalar da,Defne ve Yalın elbette birbirlerini görmek için bir sebep yaratırdı.
Bir zamanlar beraber uyuyan,hatta dizi tarihinin en güzel beraber uyuyan çifti ünvanını elinde bulunduran çiftimiz zoraki aynı odada kaldıklarında ayrı ayrı yattı,daha doğrusu yatmaya çalıştılar ama onu bile başaramadılar.Ne kadar birbirlerinden uzaklaşmaya çalışsalarda bir o kadar yakınlaştılar.Sıla'nın ''Herşey Yolunda'' şarkısı ile ilişkilerinin yoluna girmesi konusunda adım atacaklarını sanan ben o sahnede sadece hüzünlenmekle yetindim.Tekrar tekrar çalan parça ile tek vücut halinde uyuyakalan ikili,nasıl olurda bu kadar inat edip halâ barışamadı şaşkınım.Normal şartlara bizim laz kızı,fındık kurdu Defne'nin inadının kırıldığını da düşünmüyorum sadece Yalın'ı kendinden daha da fazla uzaklaştırmak istemedi diye düşünüyorum.
Aşk,inat ve kıskançlık,evet evet kıskançlık aşkın en belirgin bulgusu,Yalın her ne kadar Defne'den uzak kalmaya çalışsa da bir başka erkeğin de mümkünse Defne'den uzak kalması gerektiğini düşünüyor ve ona yaklaşacak her türlü tehlikeyi büyük bir taarruzla geri püskürtmeye çalışıyor.Kıskanmak güzel bir duygu ama bu duyguyu yaşarken ve üstüne de aşıksan inat etmenin de bir gereğinin olmadığını düşünüyorum.
Aşk,sevgi bazen fedakarlık gerektirir,Yalın'ın o hassas noktası olan ''yalan''ın ne için söylendiğini hiç düşünmeden sadece kendi acısını düşünerek Defne'yi anlamaya bile çalışmaması,anlamaya çalışmasını geçtim olay olup bittikten sonra bir ayrıcalık yaratıp onu affetmeye bile çalışmaması,ve bütün bunlara karşı sevdiği adamın acısının üstüne gitmesi gerektiğini düşünüp annesini bulması ve onun karşısına çıkarması,üstüne kendini affettirmeye çalışması ve bütün bunlara karşı affedileceğine dair tüm inancını yitiren Defne'nin ''bari ben yandım başkaları yanmasın,battı fishing yan going'' misali Yalın ve annesini barıştırmaya çabalaması,gösterdiği bu büyük fedakarlık, kafamda kaç haftadır lkendi kendime söylediğim ''ama Yalın haklı,Defne çok üstüne gittin'' sözümü şimdi daha bir derinlemesine düşünür oldum.Hani o meşhur Selvi Bolum Al Yazmalım'daki aklımıza kazınan ''sevgi neydi?'' sorusunu bu gece daha da fazla sorar oldum.Bölüm sonunda da karar verdim ki sevgi gerçekten fedakarlıktı,bazen kendinden bile vazgeçmekti.Bu sebeple haftalardır haksız bulduğum Defne'yi bu bölüm daha da çok anladım ve haftalardır savunduğum Yalın'a bu bölüm ilk defa kızdım.Onlardaki bu tutkulu aşk ile herşey yoluna koyulacak ama karşılıklı fedakarlık ile bunun üstesinden gelebilecekler.Tek taraflı çabanın bu aşka bir faydası yok.
Yalın ve Defne aşkın bu sınavından geçmeye çalışırken Çınar Barutçu'da ayrı bir sınavdan geçiyor.Her bölüm ona daha da fazla acıyorum,hani mümkünse eğer ''oğlum kaç kurtar'' kendini demek istiyorum.Evlilik yolunda döşediği her taşta ayrı bir olay,ayrı bir kelime ile karşılaşıyor :) Yeşim'in bitmek bilmeyen istekleri ile mi uğraşsın?Kaprisi ile mi uğraşsın? Yoksa her yeni durumda karşısına çıkan anlam veremediği kelimelerle mi uğraşsın?Valla işi cidden zor.Tavsiyem şu ki,evlenene kadar telefonunda bilimum tüm sözlük türlerinin sık kullanılanlar kısımında açık olmasını öneririm.
Haftalardır adını duyduğumuz ve bizim de merakla beklediğimiz iki karakterden ilki olan Nehir bu bölüm huzurlarımıza teşrif etti.Valla ne yalan söyleyim hiç beklediğim gibi bir karakter çıkmadı.Belki zamanla karakterin özüne indiğimizde düşüncelerim değişir ama Yeşim'le ve Yalın'la anlaşamayan bir karakter olması sanırım beni ondan iten bir ayrıntı oldu.Şimdilik Nehir'e karşı önyargılı olmak istemiyorum,sonuçta abisi Deniz'le beraber ailesini kaybetmiş bir genç kız,bu durumu kaldırması,buna alışması Deniz gibi onun içinde zor olmuşa benziyor.Dediğim gibi zamanla karakterin özüne inildiğinde belki farklı bir tat alırız.
Deniz ve Ezgi çiftinin sevenlerinden çok özür dileyerek şunu söylemek istiyorum.Her zaman söyledim aslında bunu,ben bu çifti bir türlü gerçek bir çift olarak kafamda oturtamadım.Nedendir bilinmez ama ikisininde kimyasının tutmadığını düşünüyorum.Ben her ne kadar böyle düşünsemde onlar esas çiftlerimizden,ayrılacaklarını pek sanmam ama Deniz gibi bir karakterin daha aşkı bile doyasıya yaşayamadan Ezgi'nin saçma sapan kıskançlık tripleri ile bu kadar uğraşması o karakter için çok da inandırıcı olmuyor.
Her yazımda, uzun zamandır Can Yaman ve Açelya Topaloğlu'nun oyunculukları ile ilgili övgü dolu sözcükler yazdığımda diğer oyuncularımıza karşı hep bir parça haksızlık yapıyormuşum gibi hissediyorum.Oysa ki hepsi ayrı ayrı muhteşemler,sekreter Songül'ü canlandıran Gizem Totur'dan küçük Tibet'e,Cevahir Turan güzelliginden,yıllardır hayran olduğum Taner Rumeli'ye,pulli gelin Yeşim Dalgıçer'e ( bu ikili arasında muhteşem uyumu gözardı etmemiz mümkün değil),Adem karakteri ile psikopatlığa ayrı bir hava getiren ve ne hikmetse kendini feci sevdiren Mesut Yılmaz'a,hatta Habibe'yi bile sevdiren Büşra Çam'a,kuzucuklarım diye sevgi pıtırcığımız olan Funda Eskioğlu'na,her ne kadar son haftalarda kendisini pek fazla göremesekte benimde hocam olan Selim Gürata'ya,evlerden uzak babaanne Bilge Şen'e kadar herkese sonsuz hayranlık duyuyorum.
İlk bölümlerden bu zamanlara karaktere farklı bir boyut atlatan Nilay Duru sevimliliği ve Eren Vurdem'le olan güzel uyumları asla unutulacak gibi değil.Şarkıcılıkta başarısını kanıtlamış Cem Belevi'nin oyunculukta da iddalı olması,bende varım demesi ve rolünün hakkından çok iyi gelmesi de gözardı edilecek gibi değil.
İlk bölümlerden bu zamanlara karaktere farklı bir boyut atlatan Nilay Duru sevimliliği ve Eren Vurdem'le olan güzel uyumları asla unutulacak gibi değil.Şarkıcılıkta başarısını kanıtlamış Cem Belevi'nin oyunculukta da iddalı olması,bende varım demesi ve rolünün hakkından çok iyi gelmesi de gözardı edilecek gibi değil.
Tüm bunların yanında beni her hafta daha da çok derinden etkileyen Yalın karakterinin, yani aslında ona can veren Can Yaman'ın oyunculuğu...Her sahnesinde öyle bakışları var ki acaba o bakışların derinliğini bir tek ben mi görüyorum, ya da ben mi abartıyorum diye düşünüyorum.Mesela sunum yapılan salonda Defne ile karşılıklı atıştıkları o sahnelerdeki bakışları ve o bakışlarla anlatmak istedikleri,içindeki o aşk acısı ile savaşma hali,kendine engel olamaması halinden korkma çabası,tüm bunları küçücük bir bakıştan alan ben kesinlikle yalnız değilim diye düşünüyorum.
Saymadım ama muhtemelen son 5-6 bölümdeki oyunculuğunun ders niteliğinde olduğunu düşünüyorum ve bu konuda abarttığımı da sanmıyorum.Sadece gözleri ile sıınırlı değil,vücut dili,sahnelerdeki duyguyu ses tonu ile bile vermesi...Şimdi diyeceksiniz ki ne var bunda,şu var ki;Can Yaman, herkesinde artık bildiği gibi bir Avukat ve İnadına Aşk onun 2.dizisi ve bu sebeple büyük azim ve çaba, kısa zamanda oyunculukta geldiği bu nokta kesinlikle dile getirilmesi gereken bir durum.Ayrıca karşısındaki partneri Açelya'nın oyunculukta zaten kendisini kanıtlamış biri olması onun için çok büyük bir şans olduğunu düşünüyorum.
Saymadım ama muhtemelen son 5-6 bölümdeki oyunculuğunun ders niteliğinde olduğunu düşünüyorum ve bu konuda abarttığımı da sanmıyorum.Sadece gözleri ile sıınırlı değil,vücut dili,sahnelerdeki duyguyu ses tonu ile bile vermesi...Şimdi diyeceksiniz ki ne var bunda,şu var ki;Can Yaman, herkesinde artık bildiği gibi bir Avukat ve İnadına Aşk onun 2.dizisi ve bu sebeple büyük azim ve çaba, kısa zamanda oyunculukta geldiği bu nokta kesinlikle dile getirilmesi gereken bir durum.Ayrıca karşısındaki partneri Açelya'nın oyunculukta zaten kendisini kanıtlamış biri olması onun için çok büyük bir şans olduğunu düşünüyorum.
Ve uzun zamandır beklediğimiz barışma olayı malesef ki bu bölümde de gerçekleşmedi.Nedendir bilinmez ama sevgili senaristlerimiz bize acı çektirmekten fazlasıyla hoşlanıyor gibiler.Belki barıştırmıyolar ama bize güzel güzel Defne Yalın sahneleri yazıyolar,yazıyolar ki alın bununla idare edin der gibiler.Mesela Yalın'ın Defne'ye kızıp yine teselliyi Defne'de bulması için ona sarılması,sarılırken kendine çekmesi,senaristlerimizin ''buyurun size şimdilik bu kadarı yeter'' der gibi geldi.Bir de artık dilimize dolanan ''Beter ol Defne,Geber Yalın'' repliğinin bu bölümde ilkinden daha da ateşli bir şekilde söylenmesi de yine senaristlerimizin bize aynı mesajı vermekte olduklarını düşündürüyor.
Defne gibi bende artık barışmalarından ümidimi keserek herşeyi akışına bırakıp,tabi senaristlerimize de güvenerek bir sonraki bölümü sabırsızlıkla bekliyorum.Emeği geçen herkesin ellerine,yüreğine sağlık.Hafta görüşürüz....
Yorumlar
Yorum Gönder