Özlüyorum...Çok Değil Sadece Her Saniye - SEN ANLAT KARADENİZ 8.BÖLÜM YORUMU



Karadeniz inat,Tahir inat Nefes hepsinden inat...Nefes Karadeniz'e benzemeye başladı diyecem ama bu kadın zaten 8 sene ölmemek için inat etmiş, o yüzden kim daha inat tartışmayalım :) Deliliğe gelecek olursak, o mevzuda Tahir ve Nefes kafa kafaya yarışır durumdalar.Bu iki deli iyi ki bir araya gelmişler.

Tahir'in ve Nefes'in en sevdiğim tarafı ağızlarından çıkan sözlerin arkasının dolu olması, öyle kuru kalabalıktan laf etmiyolar, ağızlarından bir söz çıkıyosa muhakkak icraata da geçiriyolar.Misal Nefes, Tahir için son nefesimi veririm demişti ve ilk fırsatta da son nefesini vermek için tereddüt bile etmedi.Yıllarca Vedat'ın zulümüne karşı ölmemek için direnen Nefes Tahir ölmesin diye kendini feda etmek istedi.Peki Tahir? O zaten baştan bu işe başını koydu zaten ama herkesten sakındığı, hatta kendinden bile sakındığı Nefes'in kendisi için hayatını feda etmek istemesi hali ile onu dellendirdi.Adamın aklı gitti Nefes'e bişey olacak diye.

Tahir ve Nefes'in sevdaları kadar kavgaları da güzel.İkisi de birbirinden inat olup üstüne bir de Nefes Karadeniz şivesine hemen adapte olunca ''laf sokma bağa'' - ''sende bağarma bağa'' diye ortaya güzel atarlı bi kavga çıktı.Normalde çiftlerimizin kavga etmelerinden pek hoşlanmayız,hep iyi olsun canım cicim olsun isteriz ama valla ben bu ikisinin kavgalarını pek bi sevmeye başladım.Bence onlarda birbirlerini kavgada daha çok seviyolar :) Çünkü insan en çok kavga ederken gerçek yüzünü gösterir derler.Tahir Nefes'in herşeye rağmen direnmesini,sesini kesmemesini, gerektiğinde kendisine bile diklenmesine hayran, Nefes ise kendisini koruyup kollayan adamın içindeki merhametle beraber bir de hödük barındırmasına hayran...

 


Asiye ve Mustafa cephesinde işler her geçen gün daha da sarpa sarmaya başladı.Mustafa'ya Yiğit'i Vedat'a verdi diye başta çok kızmıştım ama adamın yaşadığı pişmanlığı,çaresizliği görünce vicdanlı tarafım hemen affetmeye hazır.Yaptı bi eşşeklik, bunu da misli ile çekiyor zaten, Asiye Mustafa'nın burnundan getiriyor.Asiye Mustafa'nın Yiğit'i vermesine çok sinirlendi ama onu da en çok kahreden Mustafa'nın  vicdansızlığı...Kızının getirdiği küçücük kediye bile koynunda bakan adam nasıl olurda Yiğit'e ve Nefes'e bu kadar vicdansızca davranabilir.Nefes'in söylediği ''merhamet bir adama ancak bu kadar güzel yakışır'' sözü tam da Asiye ve Mustafa için...Sanırım bir adama en çok yakışan şey merhamet, Asiye sevdiği adamın gözlerindeki merhamet ışığının söndüğünü hissettiğinde savaş baltalarını çıkardı zaten.Herkes herşeyi söyleyen ağzında bakla ıslanmayan Asiye bir tek Mustafa'nın yaptıklarını diyemedi kimseye, bir yanda kendi merhameti ile koruyup kolladığı Nefes ve Yiğit, bir yanda çocuğunun babası,adını söylerken bile yüreğinin aktığı Mustafası...Ama Asiye bu bulur bir çaresini derken sonunda zaten Yiğitle bombanın pimini çektiler.

Mustafa Asiye'ye karşı zaten zor durumda kaldı ama bir de bunun Tahir kısmı var.Tahir abisine o kadar çok güveniryor ki, Nefes'i ona teslim etmeyi gönül rahatlığı ile dile getiriyor.Tahir'i de ne Vedat ne bir başkası değil Mustafa'nın hainliği yıkacak gibi.Mustafa'nın içindeki bu vicdan yükü üstüne Sayar'ların ve Dağdeviren'lerin ittifakı onu her cepheden zor duruma da düşürecek.

Mustafa kendi ettiği hatanın cezasını zaten çekecek, çekiyo da ama asıl merhametsiz olan Nazar'a ne etmeli.Nazar dedik, aklı başında dedik,Mercan gibi saf değil o herşeyi daha net görüyor dedik ama o da gitti bir adamın lafına hemen kandı.Nefret ve intikam insanın gözünü nasıl da kör edebilirmiş bunu Nazar da daha da net gördük.Vedat'ın sahte yüzüne aldanıp bir kadın olarak Nefes'i anlamak yerine, onu daha da suçlu görmeye başladı.Ben diyorum bu Nazar Vedat'ın Nefes'e yaşattıklarını tatmadan Nefes'i anlamayacak.Kimse Nefes'in yaşadığı işkenceyi yaşamasın tabiki ama Nazar'ın bu saatten sonra hakettiğini düşünüyorum.Vedat'a inanması bir yana, Murat'ı üzmesi bir yana, Tahir'i ve Nefes'i öldürmeye çalışması bir yana sırf Murat'ı üzdüğü için bile Vedat'ın yaşatacaklarının uucundan tadına baksın istiyorum.Belki o zaman insafa gelir.




Garibim Yangaz Murat'a ne demeli...Nazar'a karşı hislerini bir tek ikizine diyebildi daha da söyleyemedikleri onunda içinde volkan oldu büyüdü.O da Nazar'ın gözlerinde nefreti gördü, bir yanda Nazar'ın ailesine karşı doğrulttuğu silah bir yanda kalbinin sesi, ula oğlum başka kız mı kalmadı dedim durdum.Murat ruh gibi ortada gezinirken Yangaz Fatih herhalde dünyanın en sevimli ispikçiliğini yaptı.Nefes'e her fırsatta da yenge demekten vazgeçmedi :) Ya Nefes'e ne demeli? Yengeeeeem benim yengeeeem demeye bile ''hoop ne yengesi'' demedi, valla halinden gayet memnun Karadeniz gelini olmaya da gayet hazır görünüyordu :) 



Osman Hoca dedik bağrımıza bastık, adına fan kılaplar açtık ama NefTah'ın olduğu her sahnenin arasından kafasına uzatması, gülsek mi kızsak mı bilemedik :) Ulu Bilge Osman Hoca sayesinde her bölüm Nefes'le beraber çoğumuz çok güzel bilgiler ediniyoruz.Osman Hoca'yı dinlerken aklıma Ekmek Teknesindeki Heredot Cevdet geliyor.Ve Osman Hoca'yı pür dikkat dinleyen Nefes'in de bir an da Allaaaah diye ayağa kalmasını hayâl ediyorum :) Osman Hoca'yı her izlediğimde bende böyle bi Allaaaah duygusu oluşuyor.O da olmasa Tahir'in de Nefes'in de hali nice olurdu? 

''Senin içinde münasipse burayı baba ocağı bilir misin?''... Nefes'in tatmadığı babalık duygusunu Osman Hoca'nın ona göstermesine hangimiz duygulanmıyoruz? Nefes'i onu koruyup kolladığına güvendiği Tahir'e karşı bile koruyor.Asiye ve Mustafa'dan zamanında talimli belli ki, zaten Osman Hoca ne çektiyse Kaleli erkeklerinden çekmiş :) 

 

Köyde ne yazık ki Osman Hoca gibi güzel insanlar olduğu kadar Türkan Dağdeviren gibi insanlarda var.O kadının yerinin kocası olduğunu, hatta hakettiyse dayak bile yemesi gerektiğini düşünen sinir bozucu bir kadın.Vedat'tan sonra açık ara en nefret ettiğim isim.Derdi kızları da değil,ailesi de değil, hadi Nazar ablasını koruyor diyoruz, ama bu kadın kara cahilliğini ortaya çakmak dışında başka da birşey yapmıyor.Bir kadın olarak belki Nefes'i anlar dedik ama kadın Nefes'i anlamayı geç kendi kızı Mercan'ı bile anlamıyor.İntihar etmiş kıza psikolojik destek vermesi gerekirken, onun kolundan tutup doktora götürmesi gerekirken o hacıdan hocadan bahsediyor.Kadını izlerken delirmemek için zor tutuyorum kendimi.Deliriyorum çünkü malesef Türkan gibi kadınlardan o kadar çok var ki.

Türkan gibi annesi olan bir Mercan ne kadar sağlıklı birey olabilir ki. Bu hikayede en çok üzüldüklerimden biri de Mercan.Güçsüz yetiştirilmiş, baskı ile büyümüş, yeri geldiğinde ezilmiş bir kadın karşısında Tahir gibi merhametli,düşünceli, e boylu poslu yakışıklı da bizim uşak,tabiki bu durumda karşılıksız sevdaya düşmesi kaçınılmaz olur.Tahir'in onu sevmediğini hatta Nefes'i sevdiğini bile bile kendi yangınını kendisi körüklüyor.Ha bu yangına birkaç odunda Tahir atıyor.En çok da ona kızıyorum.Sanane Mercan'ın doktorundan,anası mısın? babası mısın? abisi misin? Yahu bu kız senin her halinden bir umut çıkarır.Kızın derdine derman olayım derken yine derdi olmuş bi şekilde derdin içinde bulursun kendini.Ferda hanım anket yaptı ya, ben buradan da o ankete bu vesile ile de cevap vereyim.Mercan gibi zor durumda kalmış birinin derdine tabiki de hemhâl olmak gerekir.Ama Mercan bunu anlayacak kapasitede değil.Tahir gitseydi Mercan'a geçmiş olsun deyip helallikte alıp hadi herkes kendi yoluna diye çekip gitseydi daha makbule geçerdi.Amaaa neden olmadı?Çünkü yetişkin bir Tahir Kaleli hiçbir kadını yarı yolda bırakmazdı.Aferim Tahir bırakma bırakma, sağında Nefes solunda Mercanla gül gibi yaşar gidersin.Aynen devam (çoook sinirlendim) 



Bak hazır sinirlenmişken Saniye Kaleli'yi de aradan çıkarayım.Yahu kadın oğluna doğrultulmuş silahın önüne kendini atan, Tahir'e siper olan Nefes'e gram iyi bir duygu hissetme.Bazen insan şaşıyo Saniye'den Yangazlar,Tahir hatta Mustafa sana olmuş.Kadın tek dişi kalmış canavar gibi,bir umut Nazar hazır silahı doğrultmuşken arada Saniye'ye denk gelir filan dedim ama elim böğrümde kaldım.Saniye'nin günün birinde Nefes'e gerçekten analık ettiği günleri görecek miyiz bilmiyorum ama önümüzdeki bölüm ağız dolusu küfürlerle kulaklarını çınlatmaya devam edeceğimiz kesin.

Bu kadar sinirlenmeye gelemedim, azıcık Tahir ve Nefes sahneleri izleyip yazmaya tekrardan devam ediyorum.Hep dedik ya Nefes bir anne, ama o aynı zamanda gençliğini yaşayamamış bir kadın.Yaşayamadığı tüm duyguları Karadeniz'de tadıyor.Tahir'de aşkı,Yangazlarda ablalığı,Asiye'de kardeşliği, Osman Hoca'da babalığı,Esma'da arkadaşlığı gördü.Tüm bu duyguları yaşarken en çok da Tahir'de takılı kaldı.Kalbi ''git şu Tahir'e'' derken geçmişi buna izin vermiyor.Yaşadıkları kolay değil, 8 sene yaşadığı zindandan çıkıp da Tahir'e ne kadra güvense de ona tamamen yüreğini teslim edemez.Yaşadıklarının ağırlığını kendi halâ hissediyorken o ağırlıklar altında Tahir'in ezilmesine izin vermek istemiyor.



Pek de güzel seviyorlar birbirlerini...Tahir'in Nefes'i kokusundan bilmesi, ''hava olsan bi nefes çekenin.....'' diyen Tahir'in her fırsatta Nefes ile tüm ciğerlerini doldurması detaylarda boğulmak değilde ne?Nefes'e ''kurban olayım gitme da'' derken ki çaresizliği, Tahir'i deli gibi kıskanan,onu göremeyince dellenenen Nefes'in içine attıkları peki?Birbirlerini bir daha göremeyeceklerini duyduğundaki içine düşen ateş... Elbette bu iki seven yürek birbirlerinden kopamazlar, daha ilk günden Tahir bu kuralı kendi koydu kendi yıkmıştı zaten ama ilerleyen zamanlarda çok güvendiği abisinin kazığını yediğinin bilgisini aldığında sittin sene Nefes'i yamacından ayırmaz.


Ben yine izlerken küçük detaylarda boğuldum.Mesela;

- Tahir'in uzak kalmalıyım dedikten sonra dayanamayıp Nefes'in kapısına dayanması

- Nefes'in Osman Hoca 5 dk müsade ediyorum dedik sonra gülerek Tahir'e gitmesi

- Tahir'in Nefes'in üşümesin diye önünü kapatması (Naifcilik kazanacak) :) 

- Tahir'in Nefes'e her baktığında içinin erimesi çok güzel bi ayrıntı

- Tahir'in Nefes'e sinirlenip kapıyı tekmeleyeceğinde Osman Hoca'nın camda belirmesi :) 

-Tahir'in Nefes'in iş bulduğunu duyduğundaki sinirinin Yiğit'e baktığı an geçmesi galp galp ben

- Nefes'in Tahir'i beklerken karşısında Yangazları ve amca kızlarını görmesi

- Nefes'in Tahir işe götürecek diye beklerken Yangazların onu işe götürdüğündeki siniri

- Sürmene'de kadın muhtar olmasındaki güzel ayrıntı

(Aklıma geldikçe bu maddeler yenilecek)


Bol riv rivin döndüğü bölüm sonrası bir sonraki bölüm için edilen ve edilecek tüm riv rivlerle sizi başbaşa bırakıyorum. 9.Bölüme kadar herkese sabır ve günlerinizin su gibi geçmesini diliyorum... Sevgiyle.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KALP ATIŞI'NA DAİR

İNADINA AŞK'A VEDA

DOLUNAY 1.BÖLÜM YORUMU