SEN ANLAT KARADENİZ'E DAİR
Serüven ''SEN ANLAT KARADENİZ, BEN ANLATINCA DELİ DİYORLAR'' diyerek başladı.
Karadeniz başladı anlatmaya, biz önce sandık ki sadece bir aşk hikayesi izleyeceğiz.Yine kadın ve erkek kavuştu kavuşamadı diye gel gitlerin yaşandığı, türlü entrikaların döndüğü yani kısaca klasik bir senaryo izleyeceğimizi sandık.Oysa ki daha ilk dakikalarda yıllardır yanıbaşımızda gördüğümüz Nefes'lerden birini tam karşımızda ekranda gördük.Çoğumuzun sokakta, evde, ailede her yerde görüpte tepkisiz kaldığımız, sadece sosyal medyada duyar kastığımız şiddet maduru kadınlardan biriydi Nefes... İşte tam da ekranda Nefes'i gördüğümüz an yüzümüze tokadı yedik.Sustuklarımız o an tokat gibi yüzümüze çarptı.Elimizi uzatmadığımız, görmezden geldiğimiz o kadınlardan birini izliyorduk.Kimileri yıllardır eşinin, sevgilisinin,ailesinin bir ferdinin psikolojik,fiziksel ve cinsel saldırısına maruz kaldığı için Nefes'te kendini gördü.Yaşadıklarını ya da benzerini ekranda bir başkasına uygulanırken görmek daha da derinden etkiledi.Ve sonra ne oldu, Nefes'in yaşama olan direncine tanıklık etmeye başladık.Ve o an tüm bu şiddete tanıklık etmiş ya da yaşamış kişilere bir umut olmaya başladı.Demek ki Nefes olmak boyun eğmek değildi, demek ki Vedat'lar alt edilebilirdi.
Karadeniz daha da coşkulu anlatmaya devam etti.Oğlu ile beraber Karadeniz'e sığınan bu kadın bize Tahir'lerin Asiye'lerin,Osman Hocaların var olduğuna inanmamızı sağladı.Başta kendisi de böyle insanların olabileceğini düşünmemişti.Çünkü en yakını yani babası bile onu bir eşya gibi Vedat'ın kapısına atıvermişti, insanın ailesi bunu yapıyorsa bir başkası hiç yardım eder miydi? Etti. Hem de hiçbir beklenti içinde olmadan etti.Nefes'e Asiye ablalık,Osman Hoca babalık etti, Tahir derdine hemhâl, hemnefes oldu.Sevdi de...Hem de sevmelerin en güzel hali ile sevdi.Doya doya dokunamadan, doya doya koklayamadan, doya doya bakamadan sevdi.Nefes'in yaralarını gördü, o yaralara önce derman oldu.
Mustafa Kaleli gibi adamlar da vardı.Ailesi için herşeyi yapabilecek ama başkası için uğraşmayacak insanlar.İçleri vicdanlı ama o vicdanları sadece kendi kanları için hareket edenlerde vardı elbet.Bir insan vicdanlı ise herkese vicdanlı olmalıydı ama..Bir de Saniye'ler var,bir tek kendi evlatlarına ana olan, onun dışında dünya yansa umurunda olmayan.Çünkü Saniye Kaleli gibiler, Nefes'leri anlamaz, çünkü onlar da belli kalıplarla büyütlmüştür.Biri zulüm görüyorsa başka kapıda bulmalıdır dermanını, kendisine bulaşmasında nerde ne yaşarsa yaşasın zihniyetindedirler....
Mustafa Kaleli gibi adamlar da vardı.Ailesi için herşeyi yapabilecek ama başkası için uğraşmayacak insanlar.İçleri vicdanlı ama o vicdanları sadece kendi kanları için hareket edenlerde vardı elbet.Bir insan vicdanlı ise herkese vicdanlı olmalıydı ama..Bir de Saniye'ler var,bir tek kendi evlatlarına ana olan, onun dışında dünya yansa umurunda olmayan.Çünkü Saniye Kaleli gibiler, Nefes'leri anlamaz, çünkü onlar da belli kalıplarla büyütlmüştür.Biri zulüm görüyorsa başka kapıda bulmalıdır dermanını, kendisine bulaşmasında nerde ne yaşarsa yaşasın zihniyetindedirler....
Tahir biliyor ki Nefes'in dışı gibi içi de yaralarla dolu.Önce fiziksel yaralarına merhem oldu.Sonra içindeki yaraları da iyileştirmeye başladı.Nefes'e yaşamadığı gençliğini geri vermeye başladı.O deli Tahir dediğimiz adam Nefes'in ona diklenmelerine, karşı çıkmalarına sesini bile çıkarmadı.Onun özgürce sesini duyurmasına müsade etti.Nefes daha çok sesini yükseltmeliydi, yıllardır sesi kısılan, bastırılan bi Nefes sığındığı Karadeniz'de özgür olmalıydı.
Karadeniz'e sığınana kadar hiçbir şekilde fikri sorulmayan Nefes'i Tahir hep dinledi.O ne derse onu yaptı.En delirdiği an olan Vedat'ın karşısında bile o delilik anında gözü dönmüş haldeyken bile Nefes'in '' Tahir yapma''sını dinledi ve durdu.Abisine olan öfkesi gözünü kararttığında bile Nefes'e dönüp ''hesap sormak ister misin?'' dedi.Öncelik hep Nefes oldu, ona yıllardır yaşamadığı tüm duyguları Tahir yaşattı.Nefes'in sesinin kesilmesine de asla izin vermedi, zaten o da o kadar güçlü bir kadındı ki o zulümde bile bir an olsun yılmayan, zulümle savaşan bir kadındı.Erkekten beni ancak başka bir erkek korur düşüncesi ile de davranmadı.Tahir'e bile boyun eğmedi, yeri geldiğinde ona da sesini çıkardı...Tahir de tüm bu feryada ne onun ağzını kapadı ne de kendi kulağını, derdine derman olmaya devam etti.
Sadece Tahir destek olmadı, Asiye dost, kardeş, abla oldu.O Nefes'lere ses olanların sesi oldu.Nefes'e sırtını dönmek yerine Allahın emaneti olarak görüp emanete sahip çıktı.Nefes'in yerine kendisini koyup öyle hareket etti.Ya ben aynı durumda olsaydım, ya evladım Yiğit'in durumunda olsaydı dedi.Nefes'e sırtını dönüp gitmesi en kolayıyken o Nefes'le beraber gerektiğinde kendi ailesine karşı durdu ve savaştı.Nefes'lere sırtını dönenlere de en güzel cevapları hep Asiye'lerin verdiğini de gördük...Osman Hoca da Nefes'e tatmadığı baba sevgisini verdi.Bir babanın kızına nasıl sahip çıkması gerektiğini öğretti.Kızların sesleri bastırılan değil, seslerini gerektiğinde en gür biçimde nasıl çıkarmalarını gerekitğini öğretti.Ve bunun da bir Cami hocası benzetmesi ile yapılması aslında en güzel mesajdı.Dinde ''kadının yeri kocasının yanıdır, o ne derse o olur.Kocadır gerektiğinde döver de sever de'' yanılgısını Osman Hoca'nın vesilesi ile anlatılması, kadına olan değerin nasıl olması gerektiği başka nasıl güzel detaylandırılırdı ki...
Sen Anlat Karadeniz ne sadece bir şiddet ne de sadece bir aşk hikayesi, o sevmenin, sevilmenin, dostluğun, kardeşliğin, aile kavramanın nasıl şekillenmesi gerektiğinin bir örneği.Elbette diziler sadece kurgudur ama o anlatılan hikayeden ne çıkarttığınız sizin elinizdedi.Vedat olmak da sizin elinizde Eyşan olmak da ya da Nefes olup mücadele etmek de Asiye olup Tahir olup sahip çıkmakta.Kimi Eyşan olur, benzer şiddeti yaşamış bir kadın ama aynı sonuç doğmamış da olur.Eyşan olup sessiz kalmak da bizim elimizde...Geçmişin de her ne yaşarsa yaşasın sonucunun şiddet gösteren biri olması Vedat'ın kendi elinde olan birşeydi mesela.Kimileri ben yaşadım başkası yaşamasın der kimileri de ben çektim başkası da çeksin der.Kimi sevgi adı altında her türlü şiddeti uygulayabileceğini zanneder.Kim bilir bazıları da Türkan Dağdevir'en gibi düşünüyordur.Nefes bunca zaman kaçmak yerine Vedat'ı sevmeye çalışsaydı diyenleri bile duydum.Sevgi gösterseydi belki Vedat böyle olmadı diyenleri de...Hiçbir sebep Vedat'ın şiddetinin açıklaması olamaz.Vedat'ın kapısına köpek yavrusu gibi atılan bir Nefes dünyanın en iyi aşığı bile olsa Vedat'ı zaten sevemezdi.
Dedik ya bu hikaye başka hiçbir hikayeye benzemiyor.Anlatılan hikayeyi anlamamakta ısrar edenler de yok değil mi? Var...Tahir'in evli bir kadını kocasından kaçırarak sahip çıkması da bu hikayenin en yanlış anlşılan kısmı.Ama buna son bölümde Yangazlar en güzel cevabı verdi.Vedat Nefes'in karısı değildi ama olsaydı bile bu onu korumak gerekmediğini mi gösterirdi.Evli bir kadına yapılan zulme karşı gelmek kansızlık göstergesi miydi? Irz düşmanlığı mıydı? Buna da en güzel cevabı zamanında Tahir vermişti, kanı bozuk değillerdi. İçinde merhamet barından hiçbir insan zulme uğramış birine yanlış anlaşılma korkusu ile yardım etmemezlik edemez.Ediyorsa ve başkaları buna kötü gözle bakıyorsa bu onların kanının bozuk olduğunun göstergesidir.Bu hikaye de de var böyleleri, Tahir'le Nefes'in adını çıkaranlar, Nefes'e kötü gözle bakanlar.Ama önemli olan şey o sözlerin karşısında kaçmadan sağlam durmaktır.
Beraber bu kadar acıyı paylaşmış, yaralarını beraber sarmış insanların birbirlerini sevmesinde en ufak bir art niyette olamaz.Tahir ve Nefes de bu yola sevda ile çıkmadılar, onlar bu acılı yolda bilmeden birbirlerine hemnefes oldular.Nefes'in ilk başlarda elini bile uzatmaya çekindiği adamın koynu sığındığı limanı oldu.Tahir bunu bilerek mi yaptı hayır.Nefes beni sevsin diye yapmadı, onun tek derdi mazluma sahip çıkmaktı.Gerisi zaten kendiliğinden geldi.
Tahir daha ''seni seviyorum'' demesi ama onun yerine ''kurban olurum ben seni verene - sen ne güzel imtihansın'' dedi.Sevmenin sadece afili sözcüklerde olmadığı öğrendik.Sevmeyi yeniden öğrenmeye başladık.Birinin eline değilde yüreğine dokunarak nasıl sevileceğini öğrendik.Dudağından değil parmak uçlarından öpüp kalbine dokunmanın ne demek olduğunu öğrendik.Sarılarak acılarının nasıl paylaşıldığını, nasıl hafiflediğini öğrendik.Sevmenin insanları nasıl değiştirdiğini öğrendik.En deli Tahir dediğimiz adamın Nefes ile önce adamlığı sonra sevmenin ne demek olduğunu beraber öğrendik.Nefes'in daha yeni yeni kendini bulmasını, önce gençliğini, sonra anneliğini kadınlığını nasıl buluyor olmasını öğreniyoruz.
Biz bu hikayeden çok şey öğreniyoruz, sadece Nefes'lerin değil Mercan'ların da olduğunu, aile baskısı altında ezilmiş, sevmenin bile daha ne olduğunu bilmeden evlendirilmenin düşüncesi kafalarına yerleştirilmiş genç kızların olduğunu öğreniyoruz.Aynı evde aynı şartlarda yetişmiş iki genç kızın nasıl iki farklı karaktere sahip olduğunu, değişimin ve algılamanın algıladığını kendi üzerinde uygulamanın kişiler üzerindeki etkisini de Mercan ve Nazar'da görüyoruz.Biri Mercan gibi herşeye boyun eğen diğeri Nazar gibi tabiri caizse delisi dışında asi bir genç kız oluvermiş.Kimi dini kendi çıkarları doğrultusunda yorumlayıp şiddet göstermeyi haklı kılmış, kimi dini yine yanlış yorumlayıp haram kılınan şeyi kendinde hak bulmuş.
Ezcümle;Biz çıkarsız bir şekilde mazluma el uzatan Tahir'leri Asiye'leri Osman Hoca'ları sevdik, bunların var olabileceği inancını içimize oturttuk.Empati yapan ve yapamayan insanların gözümüzde nasıl iyi ve kötü yerlere geldiğini gördük.Zulme savaşın yanlız değil, birlik olunarak, hemnefes olunarak nasıl üstesinden gelinebileceğini de gördük.Tek başına kendisinin ve çocuğunun özgürlüğünü göreceğimiz Nefes yerine birlik olmuş, tek nefes olmuş insanları görmek bizi onlara bağladı.Bize bizi sorgulattı, kimiz?neyiz?ne olmamız gerek? İzlerken tüm bu soruları sormamızı sağladı.Bizim nesilin görmediği o eski naif aşkı gördük, dokunamada, yeri geldiğinde görmeden bile sevmenin ne demek olduğu öğrendik.Öğrendik ve öğrenmeye devam ediyoruz.
Ve ben bu hikayeyi çok iyi anlayanlarında var olduğunu gördüm.Tek istekleri bir paylaşım ya da bir caps uğruna Tahir ve Nefes öpüşsün diyenlerin değil de Nefes'in yıllardır yaşadığı tüm şiddeti anlamış ve Nefes'in tenine değil de ruhuna dokunmasını bilen Tahir'i izlemenin daha naif olduğunun bilincinde olan insanların varlığını da gördüm.Bize sormayı, sorgulatmayı öğretti daha ne olsun.
Bu hikaye daha uzun sürsün ki biz de hep yüzleşelim ve sorgulayalım...Görüşmek üzere.
Yorumlar
Yorum Gönder